- 01; elleri saçlarımdaydı.

652 56 37
                                    

'030721-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'030721-

✳️

kendi önünde dur, izin verme.
kafanın içindeki sese kulak asma,
yalan söylüyor.
yalancı.
ona inanacak kadar aptal olma.
onsuz bir hayatın olabilir, bunun farkındasın.

açık pencereden kafamı çıkararak ciğerlerimi oksijen ile doldururken gözlerimi kapattım. soğuk esen rüzgarın yanaklarıma çarparak üşüttüğünü hissettim. gülümsedim. kabuk bağlamış alt dudağım sızlarken yine de gülümsedim. çünkü bunu her zaman yakalayamıyordum. yaşadığımı hissedemiyordum.

aldığım nefes dudaklarımın arasından kayıp giderken gözlerimi aralayarak önümde duran koca seoul kentinin sokaklarında göz gezdirdim.

çoğu insan telaşla yürüyordu, hızlıca. sanki yetişemezlerse ellerinden çekip alınacak bir şey varmış gibi, belki de sadece işlerinden olmamak içindi bütün çabaları. emin değildim.

istemediğimiz bir durumun gerçekleşmemesi için verdiğimiz bütün çabalar, o günün gelmesini tamamiyle önleyebilir miydi?

"ruby."

kalbime adeta işleyen sesini duyduğumda heyecanlanarak ona döndüm. "sonunda geldin. seni çok özledim chris."

gözlerimi gözlerine kenetledim, sessizce onu izledim. bir süre sonra fark edebildim, koyu irisleri parlamıyordu.

"neden mutsuz olduğunu seziyorum?" yatağıma otururken fısıltıyla sordu.

önüne geçerek özlediğim bedene tebessüm ettim. "önemsiz."

elini nazikçe bileğime dolayarak kendine çekti. başımı boynuna yaslarken yoğun vanilya kokusu burnuma doldu. İstemsizce dolan gözlerim, kalbimin tekrar ağrımasına sebep olurken ellerini bu sefer saçlarımda hissettim.

"anlatmanı istiyorum."

zorlukla yutkundum. "bana inanmıyorlar chris. hiçbiri. senin yanımda olduğunu söylüyorum ama hepsi inatla bunun gerçek olamayacağını söylüyor. jeongin, o benden korktu. seni anlattığımda deli olduğumu düşünerek yanıma yaklaşmadı bile. sen ölmedin chris, onlar yalancının teki."

saçlarımdaki elini çektiğinde iç çektiğini duydum. başımı kaldırarak ondan yanıt almayı bekledim.

"ben ölmedim ruby. ama onlar yalancı değiller."

başımı anında iki yana salladım. "hayır. onlar yalancı ve beni bu yalanı inandırmak için elinden geleni yapıyorlar."

"onlara inanmalısın." dediklerine karşı kaşlarım çatıldı.

"ne demek istiyorsun?"

parmağı ile dudağımı şevkatle okşadı. "bu yara nasıl oldu?"

gözlerimin duygu karmaşasıyla tekrar dolduğunu hissettim, ardından ise usulca akan göz yaşlarımın yanağımdan süzülerek çeneme yol aldığını. bunun olmasına izin vermeyecektim. chris her zaman yanımda olacaktı, onu benden almalarına izin vermeyecektim. "neden konuyu değiştiriyorsun christopher?"

"bunu daha sonra konuşmak için fırsatımız olacak ruby. şimdiyse sana soru yönelttim."

başımı olumsuz anlamda sallayarak omursamazca omuzlarımı hareket ettirdim. "çatlak oluştuğu için kanadı, hepsi bu."

sonra ise uzun süreli sessizlik.

konuşulacak çok konu vardı. anlatılması gereken çok olay, giderilmesi gereken büyük özlem, kurulması gereken hayaller ve daha niceleri.

ama konuşamadık. ağzımızı aralayıp çok kez geri kapattık sanki buna mecbur tutulmuşçasına. karanlık gökyüzünü ele geçirdiğinde aynı pozisyonda durarak boşluğu izledim, izledik.

o gece duvarlar tanık oldu bitik ruhumun sessiz çığlıklarına, dışarı yansıtamadığım her sözcüğü yüzüme acımasızca vurmaktan çekinmedi.

yine sustum. izin verdim her birini ruhumun üzerine bindirmesine. çünkü bildiğim tek doğru chan'ın karanlığı elleriyle bölerek beni kurtaracak olmasıydı.

ve ben yine kendi ölümüme kapı açmıştım, bile isteye.

ruined bodies. - bang chan. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin