「 giveon - vanish」
"beni öptüğün zaman, cennet iç çeker"
Yeonjun々
Heyecanıma yenik düşmemek adına evden erken çıkmış ve Soobin'in evine doğru ilerlemiştim. Sakinliğimden emin olduğum anda da Soobin'e yazmış ve aşağıda olduğumu haber vermiştim.
Şimdi ise kapının tam karşısında sevgilimi bekliyordum. Evet, tam olarak sevgilim olan birini bekliyordum.
Kapının sesi ile bakışlarım yerdeki taşlardan ilerleyip Soobin'i bulmuştu. Gözlerim, gözlerine değmeden önce bedeninde süzülmüştü; yeterince uzunken altına giydiği beyaz bol pantolonu ile daha da uzun duruyor, üstünde ki beyaz tişörtü ve gri süveteriyle ise fazlasıyla hoş duruyordu.
Gözlerimi sonunda ondan ayırarak gözlerine çıkarmış, küçük bir tebessüm sunmuştum. Aynı şekilde utangaç tavrıyla yere bakan gözleri ile gülümsemişti. Söylediğim cümle ile kafasını bana kaldırarak yüzünde ki gülümseme daha da çoğalmıştı.
"Çok güzel gözüküyorsun."
Sonunda gözlerimizi buluşturup "Sen de çok çekici duruyorsun Choi Yeonjun." demişti. Dediği şeyin şokuyla açılan gözlerim ve nereye koyacağımı bilemediğim ellerimle donakalmıştım. "Eee gitmiyor muyuz?" sesiyle kendime geldiğim an, transtan çıkıp yürümeye başlamıştım. O da aynı şekilde yanımdan yürürken o an düşünebildiğim tek şey ne yapmam gerektiğiydi.
Aramızda mesafe yoktu. Omuzlarımız ve ellerimiz birbirine değip duruyordu ama elini tutacak ne cesaretim vardı ne de gücüm. Heyecandan her an bayılabilirmişim gibi hissediyordum.
Koca caddede, tek bir ses bile çıkarmadan yan yana yürürken, sonunda cesaretimi toplamış ve elini kavramaya hazırlanıyordum. Ama o, benden hızlı davranmış ve elimi tutup parmaklarımızı kenetlemişti.
Kalbimin atışının hızlandığını anbean hissediyordum ama o an yapabildiğim tek şey dönüp gülümsemekti. O da bana aynı şekilde gülümserken istemsiz bir şekilde iç çekip önüme dönmüştüm. Gerçekten çok hoştu. Hoşlandığım çocukla; güneş batımının altında, hafif esen rüzgar eşliğinde, düşündüğüm tek şey daha ne isteyebileceğimdi.
"Şey, ne zamandan beri dans ediyorsun?"
Ah, hayır. Bütün bunların yanında sonsuza dek sesini dinlemeyi de istiyorum.
"Sanırım ilkokuldayken başlamıştım. Zaten çok hevesliydim dans etmeye. Annem de ilgimi farkedince bir dans kursuna yazdırmıştı. O zamandan bu zamana baya geliştim işte."
Anladığını belli edermişcesine kafasını sallamış ve yeniden önüne dönmüştü.
Sessizliğimiz sinirimi bozmaya başladığında bu sefer ben konu açmaya karar vermiştim. "Yanlış hatırlamıyorsam, bir keresinde hikayende Giveon'un bir şarkısını paylaşmıştın. En sevdiğin şarkısı hangisi?"
"Sanırım, vanish."
"Ciddi misin? Benim de favorim o."
"Bence zevklerimiz bayağı bir benziyor. başka nelerden hoşlanırsın?"
Sorduğu soruyla açılan konu sayesinde kalan yolu konuşarak geçirmiştik. Öylesine konuşmaya dalmışız ki, festival alanına geldiğimizi yüksek müzik sayesinde farkedebilmiştik.
Yavaş adımlarımızla girişteki kulübeye, biletlerimizi vermek için ilerlemiştik. Karşımızdaki adam biletleri sisteme geçiriyor gibi bilgisayarla bir şey yaparken, o an Soobin'in hala elimi tuttuğunu farketmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love physics۵ ||yeonbin
Fanfictioncrownyeon: tamam peçete alıp geldim hazırım şu an beni reddetmene |texting| 191020 (kitabı düzenlemeye çok üşeniyorum ve bir sürü yazım hatası olduğunun da farkındayım fakat kaldırmakta istemediğim için olduğu gibi bırakıyorum.)