Yavaş yavaş adımlarını devam ettiriyordu Yeonjun. Bir yandan ekildiğine üzülürken bir yandan da Soobin'in evine gideceği için heyecanlıydı. Ama farklı bir heyecandı. Hem içi içini yiyor hem de çok fazlasıyla utanıyordu. Garip duygular...
Sonunda konumdaki sokağa varabilmişti. Kalbi yeterince hızlı atıyorken şimdi daha da bir hızlanmıştı. Yeonjun bu sefer daha hızlı yürümeye başladı. Adreste yazılı olan bina numarasıyla duraksayıp karşısındaki eve baktı. Altta açık olan küçük bir restuarant vardı. Kaldırıma taşan bir kaç masa ve dekor amaçlı olan çiçekler. Cidden güzel gözüküyordu.
Kafasını kaldırıp bir de binayı inceledi. Yaklaşık 10 katlı, kahverengi tonlarında bir binaydı. Binanın giriş yönüne doğru ilerleyip telefonunu cebinden çıkardı. Soobinle olan konuşmasına girip kapıyı açmasını söylediği bir mesaj gönderdi. Kapıyı ittirerek içeri girdi. Asansörle mi çıkmalıydı yoksa üşenmeden merdivenleri mi kullanmalıydı? Asansör? Evet daha iyiydi.
_Asansörün kapısını açıp karşısındaki kapıyla bakışmaya başladı. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi sanki. Tam zile doğru uzanırken kapı açıldı. "Sonunda gelebildin" diyen Soobin'e bir süre baka kaldı. Üstündeki mavi sweatshirt, altında giydiği salaş inek desenli (?) pijaması, dağınık saçları ve yorgunluktan kızaran gözleri... O kadar tatlı duruyordu ki şuan. Üzerine atlamamak için zor duruyordu resmen. Soobin kendini incelediğini farkeden Yeonjun'a "Girecek misin?" diye mırıldandı. Mırıltıyı duyduğunda nerede neden olduğunu hatırladı.
Yeonjun içeri doğru adımlarken Soobin de arkasından ilerleyerek bir yandan da konuşuyordu "Hey yemek yemek ister miyiz?", "Ya da aç mısın?", "İçecek bir şeyler de hazırlayabiliriz?". Yeonjun daha tam sakinleşememişken Soobin'in bu tavrı onu daha da geriyordu. Önce kapıyı bu kadar güzel bir şekilde açması sonra ise diyalog kurma çabaları. Cevap vermesi gerektiğini hatırlayarak "Hayır teşekkürler" diyerek kafasını sağa sola salladı.
Evin sessiz olması Yeonjun'un dikkatini çekmiş olmalı ki Soobin'e dönerek "Evde kimse yok mu?" diye sorusunu yöneltti. "Hayır ailem yurt dışında. Ve abim de evde değil. Endişelenme yani." diyerek kafasını olumsuz anlamda salladı. Yeonjun bakışlarını ayırdıktan sonra aklına gelen soru ile yeniden Soobin'e yöneldi. Soobin'in ne zamandır abisi vardı ki? İki yıldır Soobin'den hoşlanıyordu ama şimdi mi öğreniyordu bir abisi olduğunu? "Ne zamandan beri abin v- ay yani şey, tanıyor muyum demek istedim? Merak ettim de sadece ondan soruyorum yani" merakla sorusunu yöneltirken hâlâ salonda duruyorlardı. "Jeon Jungkook?" diyerek söylendi.
Oturma odasına geçtiklerinde Yeonjun hemen koltuğa yayıldı. "Nasıl ya?" diyerek şaşkınca söylendi. Soobin ona doğru gülümserken "Ne yani soyadlarımızın aynı olduğunu farketmedin mi?" dedi. Yeonjun gözlerini Soobin'den kaçırarak kafasını yere doğru eğdi. Utanmıştı biraz.
Halının desenleri ne kadar güzel diye düşündü. Acaba kaç tane var diye sayacakken bir anda duraksadı. Anlık kendini 3 saniye boyunca 'ne yapıyorum' ben diye sorguladı.
Soobin'e bulaşmak amacıyla oflayarak "Hem ekiliyorum hem buraya geliyorum. Çok yorucu cidden." diye mırıldandı.
Tam oturduğu koltuğun karşısında ki Soobin'in küçüklük fotoğrafı dikkati çekmişti. Soobin'in yanında biri daha vardı fakat uzaktan yüzü pek de seçilemiyordu. Ama abisi diye düşündü.
Soobin Yeonjun'un oraya doğru baktığını görünce hemen o tarafa ilerleyip fotoğrafı yüz üstü yatırmıştı. Yeonjun'a güzel bir gülümseme sunup "Masaya geçelim mi?" diye teklifte sundu. Yeonjun oflayarak oturduğu yerden kalkıp masaya doğru yöneldi.Fizik için yaptıkları şeyleri masaya yayıp, önlerine ayrıca kalemle kağıt çıkardılar. Gelen ses ile kafasına Soobin'e çevirdi. "Seni de buraya kadar yordum bunun için üzgünüm. O yüzden şimdi sadece fiziği bitirelim. Zaten bir kaç yazma şeyi kaldı. Onu da sunum için hazırlıyoruz zaten. Sonra biticek zaten." Uzun uzun Soobin'e bakmaya devam etti. 2 yıldır sevdiği çocukla sonunda konuşabilmişti. Hem de fizik dersi sayesinde. Gerçekten nasıl mümkün olmuştu bu? Gözlerini Soobin'den kaçırarak "Evet ekildim ama sorun değil, geldim sonuçta. Ve fizik projesini de aradan çıkartırız da senin kalan ödevlerin?" diye merakla sordu. "Şaka yapıyordum ciddiye mi aldın? Hayır tabii ki de hiç alakan olmayan bir şey için seni tutup bana yardım etmeni bekleyemem elbette" dedi çekinerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love physics۵ ||yeonbin
Fanfikcecrownyeon: tamam peçete alıp geldim hazırım şu an beni reddetmene |texting| 191020 (kitabı düzenlemeye çok üşeniyorum ve bir sürü yazım hatası olduğunun da farkındayım fakat kaldırmakta istemediğim için olduğu gibi bırakıyorum.)