3.Bölüm Kötü Bir Şaklabanın Kibri

33 4 1
                                    

İyi okumalar yorum yazıp, oy verirseniz sevinirim.

Agzer'in ağzından:
Kral öldü şimdi ne olacak hiçbir fikrim yok kralın ölümü çok büyük bir olay ve şu an yağmur yağıyor batıl inançlarım olsa gökyüzünün ağladığını düşüneceğim, ama bu kadar hızlı yağmur yağmasına rağmen hava çok sıcak şimdi neler olacak.

-Şimdi ne yapacaığız Agzer (Lana)

-Agzer bize cevap ver ne yapacağız.(Samuel)

İyice sinirlerim bozulurken daha kralın bedenini bile bulamamışız benden ne yapmamı bekliyorlar.

- Öncelikle ordunun başına kimin geçmesi gerektiğini düşünelim.(Agzer)

-Bilmiyorum kral savaşın bittiğini söyledi.(Baylee)

Evet kral savaşın bittiğini söyledi ama savaşın bittiğini düşünmüyorum

-Hahahaha... (Jackson)

-Kim o cüretkar bizim kutsal konseyimize saygızızlık eden. (Sofia)

-Gerçekten mi burası o kadar kutsal mı? (Jackson)

Arkamızda kralın tahtında oturan biri elini yanağına koymuş dışarı doğru bakıyordu. Siyah uzun saçlı tahminen 1.80 boyu olan yapılı bir adamdı. Yere kadar uzanan bir sakalı vardı bu kadar uzun sakalı olmasının sebebi neydi acaba.

-Seni saygısız in hemen kralın tahtından. (Beylee)

Kılıcımı çektiğim gibi yanına uçtum sanki bunu beklemiyordu tepki bile veremedi. Önce

-Kutsal kılıç tekniği 8. biçim gül sarnacı. (Agzer)

-Güzel bir sakal tıraşıydı bunun için teşekürler ve iyi geceler. (Jackson)

Neler oldu o benim en hızlı saldırımdı.

-İmkansız hiçbir zarar görmedimi çizik bile yok. (Sofia)

Kimin nesi bu adam.

-Ordular surlara. (Lana)

Evet işte bu şu an verilecek en iyi kararı verdi.

-Şimdi senin işini bittiriceğim seni iğrenç varlık. (Samuel)

-Samuel dur. (Agzer)

Tam çekicini ona doğru savurmuşken bir anda ortadan kaybolduğunda surların orda belirdi.

-Gelin benim yıkılmaz ordum. (Jackson)

Kılıcını yerinden çıkarıp kalenin etrafına doğru saladı ne yapmıştı şimdi bu yoksa imkansız o kuleler kelç çeliğnden yapılmıştı, kuleler ortadan ikiye ayrılmaya başladı.

-Buradaki işim bitti. (Jackson)

Bu işin sonu kötüye gitmeye başladı.

-Sonra görüşürüz o kutsal aptalın ahmak ordusu. (Jackson)

-Dur. (Beylee)

Ordusu ve kendisi bir anda kayboldu.

O sırada alevin yükseldiği karanlık topraklarda.

Steel'in ağzından:

Efendi öldü bu imkansız, o ölümden öte bir varlıktı bu nasıl olur.

-Steel sen ne yaptın çabuk abimi geri getir. (Gilda)

-Bunu ben yapmadım ve uğraşıyorum ama efendi ölüler diyarında değil bu imkansız ölen her varlık benim mekanıma gelir. (Steel)

-Belki efendimizin parçalarını bulursak onu geri getirebiliriz. (Bellerick)

-Siz beşiniz çabuk abimin parçalrını bulun. (Gilda)

Sanırım bu işe yarayabilir ama bundan emin değilim tek bir problem var oda mahşerin 3 atlısı.

-Hemen prenses.

-Şimdi ne yapmamız gerektiğini düşünelim efendi öldüğüne göre yeni bir kral şeçmeliyiz. Ve ordularla aydınlık topraklara saldırmalıyız. (Steel)

-Sen neden bahsediyorsun abimin yerini kimse alamaz. Abimin son sözünü hiç mi düşünmedin savaş bitti. (Gilda)

-Prenses haklı efendi son sözü "savaşın bittiğiydi".(Bellerick)

-Ne zamandır söylemek istiyorum ama araya girmek istemedim. Sanırım bunlar size ait. (Jackson)

Tam kılıcıma davranıcaktım ki elinde olan şeyi masaya attı.

-Bunlar ne.(Bellerick)

-Cehennemin sınırında buldum. (Jackson)

İçimde o beş askerin kafası vardı.

-Sen buraya nasıl girdin.(Jackson)

-Pek zor olmadı aslında sadece cehennemin kapısını kırdım. (Jackson)

-Ne dedin sen. (Steel)

-Neyse tekrar görüşeceğiz, şimdilik kendinize kötü bakın. (Jackson)

Birden ortadan kayboldu az önce ne olmuştu  öyle.

Büyücünün ağzıdan:

Yüksel büyücü yüksel ki o iki kralı dirilt tek bir görevin var o iki karlı diriltmek onları diriltmeden ölmene asla izin yok yüksel ki o iki kral da yükselsin ve gökler seni şu isimle ansınlar Grof Hubert.

Kafamda sadece bunlar vardı gözlerimi açtığımda bir tapınakta uyandım "o iki kralı dirilt" bu ne demekti, kimdi o iki kral herşey anlamsızdı neden bunu yapmam gerekiyordu
ismim Grof Hubert.

Bana ismimi veren kimdi.

-Hey sen iyi misin.(Herhangi biri)

Herkese isim koymak istemedim bu yüzden herhangi biri yazdım.Ben deniz yazarlardan biriryim.

-İyiyim sıkıntı yok. Aslında vardı ama olsun. (Grof)

Neyse kalkıp hemen burdan çıkayım bir tapınakta fazla durmamalıyım.

-"Git ve o iki karlı dirilt hemen şimdi başla onları bulman uzun sürecek".(Alice)

-Kimsin sen nerdesin.

-Bu önemli değil görevini yap görevini tamamlamdan ölmene izin yok.

-Ne yani buna mecbur muyum?

-Dediğim gibi tek bir amacın var dünyevi arzuların asla olmayacak.

-Neden ben bunu başkası yapamaz mı?

-Bu seninle ilgili değil şimdi git benim büyücüm o iki kralı dirilt.

-Tamam. Bu benim tek görevim bunu yapmalıyım. Nede böyle düşünüyorum bilmiyorum. Ama bunu yapmalıyım

Jackson'un ağzından:

Ahhh özgür olmak gibisi yok, şimdi beni oraya hapseden kişilerden intikam alma zamanı herşeyi yok edeceğim ve beni kimse engelleyemez ne o iki kral nede mahşerin 3 atlısı ve de o salak büyücü hiç biri bana  ayak bağı olamaz.

Yazarın ağzından:

Evet işte Jackson Chaos on binlerce yılın ardından intikam avını başladı şimdi bu dünyanın kaderi ne olacak o iki kral dirilebiecek mi? Yoksa kimdi bu mahşerin 3 atlısı kötülerin kötüsü sonunda özgür ve dünya artık şimdiden daha karanlık bir yer.

Ama karanlık en zor anınızda yanınızda olsada umut asla bitmez yeter ki ışığı açmayı bilmelisiniz.

Okuyanlar tekrar teşekkürler.

Kehanet ¦ Bin Yılın ŞafağındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin