SEYİT'İN KARDEŞİ.

17 2 0
                                    

    Eskiden, eski bir köy vardı, dünyanın 'Küçük Asya' denilen bölgesinde. Bu eskiden varolan  köhne köyde Seyit diye bir çocuk yaşardı. Çocuk olan Seyit orta ve biraz yaşlı yaşlara geldiğinde, köylü çocuklar ona , büyük ihtimalle çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştığından dolayı ya da yaşça büyük oluşundan ötürü saygılarını belitmek için ya da herhangi bir sebebi olmaksızın  Seyit Aga demeye başladılar. Seyit'in çelimsiz, kendisinden iki yaş küçük, insan ilişkilerinde iyi olmayan bir kardeşi vardı. Seyit'in kardeşi çok sosyal değildi. Belki de bu yüzden insan ilişkilerinde iyi olamıyordu. Ya da insan ilişkilerinde iyi olmaması  sosyal olamamasına neden oluyordu, çok fazla arkadaşı yoktu. Hamza diye bir çocukla iyi geçiniyordu sadece. Hamza da köyden taşınınca iyice yalnız kaldı. Yalnızlığı; gün geçtikçe içinde büyüdü, tomurcuklandı, filizlendi, verip aldığı her nefeste içini acıttı, içini ezdi, dışardan farkedilir oldu, kötümserleştirdi, kötü kararlar verdirdi, kötüleştirdi, korkuttu, aç bıraktı, susuz yatırdı.

     Seyit'in kardeşi; abisi Seyit'ten,ailesinden, akrabalarından, arkadaşlarından, tüm insanlardan, her bir canlı organizmadan  gizlemeye çalıştıkça yalnızlığını, yalnızlık ona daha sıkı sarıldı, katlanılmaz hale geldi, çevresindekileri ondan uzaklaştırdı.

        Hamza köyden taşınırken Seyit'in kardeşi ona "Görüşürüz."dedi. Ama bir daha görüşmediler. Hamza da gidince iyice yalnızlaştı. Hamza da gidince güneş battı. Hamza ile oyunlar oynarlardı ilkokulun bahçesinde. Hamza da gidince Seyit'in kardeşi tenefüslerde yine dışarı çıktı ama bu sefer oyun oynamadı. Yalnızca yalnız dolaştı okulun bahçesinde. Hamza da gidinçe kötü oldu bazı şeyler.

       Seyit de kardeşi de ortaokuldan sonra okulu bıraktı. O köyde, o zamanlarda yaşamış olan çocuklar genellikle bu kadar okuyordu. Bu çocuklardan filozof da olmuyordu, yazar da, matematikçi ya da sosyolog, psikolog, biyolog da, hatta insan  bile olmuyordu. Eskiden, Küçük Asya diye bilinen bölgede varolan bu eski köyde bilimadamı olunmazdı. Bu köyde olunabilecek şeyler belli ve kısıtlıydı. Seyit ve kardeşi okuldan ayrıldıktan sonra zaten okuldan ayrılmadan önce de yaptıkları işi yapmaya devam etti. Babasının koyunlarına baktılar, tarlada çiftçilik yaptılar.

     Seyit'in kardeşinin; köyün yakınlarındaki çayırda koyunlara yalnız başına çobanlık yaptığı, yanında abisinin olmadığı ılık bir ilkbahar günün ikindi vakti yanına iki adam geldi. Seyit'in kardeşi ile aynı köydenlerdi adamlar. Yaşları büyüktü Seyit'in kardeşinden ama o kadar da büyük değildi. Seyit'in kardeşi adamları, çok yakından olmasa da az çok, tanıyordu, belli belirsiz bir selam verdi.

   Adamlardan uzun boylu , hafif sakalları çıkmış olan karşılık verdi "Aleyküm selam." diyerek. "Ne yapıyorsun burada?" pantolonunun cebinden bir sigara paketi çıkarttı. Yaktı bir tane. Güneş batıyordu batıdan. Turunculaşmıştı gökyüzü.

  Biçimsiz vücüdundan çıkan çelimsiz ve ürkek sesle konuştu:"Koyunları güdüyorum işte, görmüyor musun?"
  
   Seyit'in kardeşine uzattı paketi bir sigara almasını işaret ederek. Seyit'in kardeşi başını salladı sağa sola "Yok, istemem." Çocukluktan başlamıştı sigara hakkında kötü şeyler duymaya...çok kötü şeyler. Ondandı reddedişi.

   Adam birden öfkelendi, sinirli sinirli  sordu "Para var mı yanında hiç?" diye, esmer yüzündeki siyah kaşları çatılmış, anlı kırışmıştı, diğer adam gülümsedi. Bu iki adam kardeşti, Seyit'in kardeşi ile aynı köydenlerdi, soyadları 'Varol'du.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 09, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İntihar Çıkmazı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin