20. Bölüm

308 20 4
                                    

Cemreden

Cemre : sen anlatmayacaksın belli

Cellat : off tm anlatıcam

Cemre : dinliyoruum

Cellat : huuuuh ş-şimdi s-sen
u-uyuyordun işte ceren geldi d-dudağıma y-yapıştı bende k-karşılık verdim sonra
a-ateşli a-ateşli ö-öpüşmeye b-başladık işte sonra o d-dudağımı ı-ısırdı.

Cemre : n-nee

Deniz bunu bana nasıl yapar. H-hayır bu gerçek olamaz. Hayır hayıırrr olamaz bu bir rüya değil mi? Lütfen rüya olsun. Hayır en güvendiğim kişi bile bana bunu yapıyorsa güvenmediklerim bana neler neler yapar. Bundan sonra kimseye güvenmeyeceğim.

Cemre : BİTTİİ!!

Cellat : cemre lütfen dinle be-

Cemre : NE DİNLE YA NE DİNLE GÖZÜMÜN İÇİNE BAKA BAKA BENİ ALDATTIN HEMDE EN GÜVENDİĞİM İNSAN OLARAK YAPTIN BUNU

Cellat : cemre özür dilerim

Kapıyı çarparak odadan çıktım. Bu nasıl gerçek olabilirdi. Hayır ya deniz beni aldatamazdı. Bu gerçek olamazdı. Nereye girdiğimi bilmeden bir odaya girdim içeride john vardı.

Cemre : pardon yanlış odaya girmişim

John : sorun değil de seni kim ağlattı

Cemre : ağlamıyorum ki

Ağlıyormuşum ama bunu fark etmedim. John demeseydi de fark etmeyecektim sanırım.

John : ağlıyorsun

Cemre : yok bişeyim kendi dertlerimle seni de üzmeyeyim.

Odadan çıktım. Koşarak kendi odama gittim ve kapımı kilitledim. Odamdaki tüm camlarımı açtım. Nefes alamıyordum. Pencerenin yanına sandalyemi koydum ve oturdum. Yaklaşık 2 saat boyunca durdum. Güneş gözüme vurunca öğlen olduğunu anladım ve perdelerimi kapatıp koltuğa oturdum. İçim yanıyordu anlatamayacağım kadar fazla vücudumsa buz gibiydi anlatamayacağım kadar soğuk. Yanıma getirdiğim battaniyeyi üstüme örttüm ve uyumaya çalıştım. Ama nafile başaramadım uyuyamadım aklıma hep o geldi aklımda hep deniz vardı. Birden telefonum çaldı irkildim. Yerimden kalkıp elime telefonumu aldım. O arıyordu. Tabiki de açmadım. Peş peşe 10 - 20 kez aradı açmadım. Sonrasında telefonumu kapattım ve çantama attım. Aklımdan çıkarmaya çalıştım onu ama yine olmadı. Onu unutamıyordum. Aklımdan çıkmıyordu. Aksine daha fazla aklıma geliyordu. Kendime çeki düzen verip kapımı açtım. Açar açmaz o bana sarıldı. Hemen geri çekildim. Ondan geriye bir adım attım. Çok pişman görünüyordu. Bir an onu affetsem mi diye düşündüm sonra hayır dedim kendi kendime onu affedemezdim. Koşarak ordan uzaklaştım. Bahçeye çıktım. Kürşat yanıma geldi. "cemre n'oldu cellat bir şey mi yaptı?" dedi. Bende "onun adını duymak istemiyorum git onun yanına o sana anlatır eğer beni merak ederseniz de uçurum da olacağım" dedim. Yine koştum. Uçurumun kenarına geldim. Oturdum, oturdum, oturdum......

Cellattan

Çok pişmanım. Güzelim papatyam artık beni affetmeyecek. Neden yaptım neden? Keşke cereni itseydim. Keşke hiç karşılık vermeseydim. Ben bunları düşünürken yanıma nefes nefese olan kürşat geldi. "cellat cemre uçuruma gidicekmiş hemen onun yanına git kendine zarar verebilir" dedi. Nee bu olamazdı hepsi benim yüzümden. Koşarak uçuruma gittim. Orada oturuyordu. İşte tam orda. Gittim yanına oturdum. İlk başta farketmedi. "papatyam" dedim. Bana baktı sonra yine aşağıda duran denize. "konuşmayacak mısın papatyam?" kafasını öne eğerek konuşmaya başladı "ben papatya değilim kaktüsüm papatyayken kıymetimi bilmeyip yapraklarımı kopardılar şimdiyse kaktüs oldum" dedi. Neden olmuştu ki bunlar neden bizim başımıza gelmişti. "neden geldin ki buraya" dedim. Konuşmadı. Sessiz kaldı ve sonra....

Eveet üzücü bir bölümle karşınızdayım. Valla ne zmn barışırlar bilemiyorum.
Bys.

KUSURA BAKMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin