İşten döndüğümde onu masamızın üzerindeki çerçevelere bakarken buldum.
"Bebeğim, bu fotoğraf neden burada?" Sanki bir pisliği işaret edercesine parmağını üniversite arkadaşımın gülümseyen yüzüne koymuştu.
"Mezuniyet fotoğrafım. Onu zaten tanıyordun, iki yıl kadar önce arkadaşımla konuşmuştun hani..." Yanına gidip ellerinden tuttum ve incecik kalmış bileklerinden öptüm. "Neden sordun hayatım?"
"Sadece... Buraya yakışmadığını fark ettim. Çirkin fotoğraf." Ardından irkilerek kocaman açılmış gözleriyle gözlerime baktı. "Senin güzel gülüşünden bahsetmiyorum elbette... Parlak yıldızımsın sen benim."
"Hmhm."
Rahatsızlığımdan doğan rahatsızlığı hala geçmemiş olsa bile Yibo bunu fark ettirmemeye çalışıyordu. Tebessüm etti ve uzanıp kollarını boynuma doladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lulu [Yizhan.]
Short Story"Böyle karanlık bir dünyaya nasıl doğdun sen öyle," dedi. "Ne senin ışığını hak ediyoruz, ne de seni kirletmeyi." [yizhan- short story]