Harry
"Gördüğün Orion Takım yıldızı," dedim. "Yunan mitolojisinde deniz tanrısı Posedion ve Girit prensesi Euryale'nin oğludur."
Kahverengi gözleri merakla açılmış beni dinliyordu.
"Rivayete göre Ay Tanrıçası Artemis,Orion'a fena halde tutulur. Ama kız kardeşi Apollon onun kardeşine yakışmadığını,çünkü değersiz biri olduğunu düşünür. Orion bir gün denizde yüzerken,uzaktan küçük bir nokta gibi görünmesini fırsat bilip Artemis'ten oraya nişan almasını ister. Artemis heyecanla bunu kabul eder,ve sevdiği adamı farkında bile olmadan öldürür."
Suratını astı. "Bu çok acı! Artemis de en az onun kadar ölmüş olmalı."
Başımı salladım. "Artemis'in içindeki acının hiç dinmediği,bu yüzden ayın bu kadar soğuk, kasvetli ve cansız bir yer olduğu rivayet edilir."
Gözleri,tepemizdeki aya döndü.
"Vay canına," dedi. "Peki sonra ne olmuş?"
Dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Artemis, Orion'un cansız bedenini alır ve gümüşten yapılmış bir ay arabasına koyar. Sevdiğinin ölü bedenini bu arabayla, kendi elleriyle gökyüzüne taşır ve sevgilisinin gökyüzündeki en parlak yıldız olabilmesi için en karanlık yeri seçer. Onun bedenini yerleştirdikten sonra geceler boyu, parıl parıl parlayan Orion'u seyreder."
Gülümsedi.
"Belki de şu an bizimle birlikte onu seyrediyordur,değil mi?"
Kıkırdadım. "Kadın Tanrıça," dedim. "Bence bizimle işi yoktur."
Kollarını her zamanki gibi bacaklarının etrafına sıkıca dolamıştı. Gülüşü serin havayı bile ısıtıyordu.
"Seninle olmayı seviyorum," dedi. "Her zaman anlatacak bir şeylerin var. İnanılmaz birisin. Seni çok kıskanıyorum."
Utançla başımı öne eğdim.
"Yapma,sadece abartıyorsun."
Elini omzuma attı. "Hayır,cidden! Yatağıma dönüyorum ve bütün gece anlattığın mükemmel şeyleri düşünüyorum, beni sabaha kadar ayakta tutuyorsun."
Sırıttım. "Bütün gece beni mi düşünüyorsun?"
Utançla kızaran yanakları beni güldürmüştü.
"Hey," dedim,yanına daha çok yaklaşırken. "Utanmana gerek yok,ben de seni düşünüyorum,sabaha kadar."
Dudağını dişledi. "Öyle mi?"
Baş parmağımı alt dudağına yerleştirip,onu dişlerinin arasından kurtardım. Parmağım dudaklarını okşarken kalp atışlarımı kontrol edemiyordum.
"Öyle."
Yutkundu. Onu öpmeliydim,Tanrım,onu öpmem gerekiyordu.
"Sana hakkında düşünecek bir şeyler vereceğim."
Dediği şeyi anlamlandırmama bile izin vermeden,dudaklarımızı birleştirmişti.
Tanrım,sonunda!
Yumuşacık dudakları benimkilerin üzerinde hareket ederken,başladığımız zamankinin aksine sertleşen öpücüğü stabil tutmaya çalışıyordum. Onu bu kadar istediğimi düşünmemeliydi.
Ellerim sırtında gezinirken,onunkiler yanağımdaydı. Ayrıldığımızda utançla gözlerini kaçırdı.
"Teşekkürler," dedim. "Artık birinin bunu yapması gerekiyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Only Angel //H.S
أدب الهواة"Sen bir meleksin,Kayla." Gözleri kapandı. "Melekler ölmez." ...