Benliğinin siyahında o boktan şeyleri bile düşünemez olduğumu varsayarsak ve bütün ihtimaller ayaklarımda canlanırsa, her şey daha içten ve delice gelebilir ya da sen bir gün beni salkım ağacında sallanan ve ileri geri sallandıkça düşecek de her tarafını paramparça edecek o sfensk gibi görmesen, zavallıca hissetmem.
Sigara izmaritlerini içerken yaktığım kirpiklerime alayla bakıp, gülümsemesen boka sarmayacak düşüncelerim. Hiçbir şey senin kadar vurdumduymaz ve yaralayıcı olamaz, biliyorsun değil mi? Ses kayıt cihazımı sana verdiğimde ayaklarının altında ezmiştin, tıpkı bir canavar gibi, canavar! Sırtımı duvara yaslayıp ağlarken; "bu kadar aptal olma, seninle olabileceğimi düşünmen çok komik." Komik olan neydi biliyor musun? Öptüğün herkesin hayalinde benim suretimin izlerini taşıyor olması. Ertesi sabah, saatin bilmem kaçı kapıma dayanıp ağlaman. Asıl komik olan senin gibi vurdumduymazların bile birazcık olsun hakikati bileklerinden de olsa yakalayabilmesi.
Komik olan hâlâ bu aptal kızın, yargı burgu dağılmış olan sözlerini okuyor olman. Aptal.
Kendinde yaptığın bütün zalimliklerin ardına sığınıp, neden komplekslerini de alıp gitmiyorsun? Neden tavukluğunu bana azmettirmek zorunda hissediyorsun kendini Elio. Çatlak duvarlara kanını sürdün, kimseye köle olmadığına kendini ikna etmiş olsanda, ben her gün dua ettiğini bilecek kadar tanıyorum seni. Sikeyim ki biliyorum Elio. Sikeyim ki seni çok iyi tanıyorum ve asıl mevzuya dönecek olursak bana verdiğin zararın binde birini sadık bir köpeğe vermiş olsaydın şu an nefes alıyor olmazdın. Belki de haklısın Elio, köpekten bile daha sadık olan ilginç bir yaratığım. Evet öyleyim. Öyleyim.Sen hangi kenar mahallenin dilberinin doğurduğu, orospunun çocuğusun Elio?
Güneşin olabilirdim.
Melankolimin 18. gününün sabahında azgın bir vaşak gibi vurulmsaydım cerebullumumdan ve 150 gram eksildim, yine de geriye baktığımda, isminin anagramlarıyla bile sevistiğinin farkındaydım.
Ben her şeyi hak ettim Elio, seni terk etmeyerek zaten her şeyi kabullenmemiş miydim?Kayıt cihazımın parçalarını toplayıp yüzüme fırlattığında, titreyen ruhumun kesik yanları yüzünde ki sırıtıştan daha acı vericiydi. Ama bütün bu olanlar geçti ve şimdi Elio seni bırakıyorum, siktir git.
Seni bırakıyorum,
paralı bir reklam öncesinin güzel ama iç karartan nefis bi melodramıydın ve şimdi soldun ve karardın. Eskidin ve yıprandın.
Çürüdün, yaşlandın ve bunadın.Elio bırakıyorum,
oriant ışıklarını selamladığım saatlerden uzakta, belki yerde belki çok yakında ama yine de sana dair olan bütün her şeyi yanıma alarak,
mon amour, delilah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elio, nothing will change my love
Non-FictionSeni seviyordum ve Fransızlar bile artık altı kere öpüşmüyordu.