13 yaşındayım.Evden çıkıp bakkala gitmek için koyuldum yola.
İki ekmek, bir çikolata…
Menemene ekmek banılacak iştahla.
Bakkal uzak değil ama bir sallana sallana yedi dakika ediyor varması.
13 yaşındayım, sallana sallana, ağzımda daldan dala atlayan mırıl mırıl şarkılarla yoldayım…
İki ev öteye varmış köşeyi dönecekken köşedeki evde oturan Sevdiye teyzeyi görüyorum camda. Beyazlığıyla rengi açılmış kına turuncusu saçları omuz hizasında, örülü, yazmasının altından kıvrılmış dışarıya.
Akşam ekmeğinin geleceği saat bellidir.
Sıcaktır.
Çıtır çıtır, tazeciktir.
Kenan diye sesleniyor bana.
Camın yanına yaklaşıyorum.
Nasılsın Sevdiye teyze, kaç ekmek alayım?
İyiyim oğlum, sen nasılsın?
Yoo, bugün ekmeğim var ekmek istemeyeceğim senden.
Şeyy…
Ney..?
Müstakil evinin camından biraz daha eğilerek, elini ağzına hafif kapatarak :
Sakız.
Sakız mı?
He ya, sakız!
Tamammm, hay hayy Sevdiye teyze. Kaç tane alayım ?
Bir tane. Kaç kuruş ki bu sakız?
Sen dert etme onu sakızı alamayacak ne var alırım ben sana, çikolatada alcam zaten kendime.
Olmaz oğlum al sen parayı !
Kırmızı renkli minikçe deri bir cüzdan ve cüzdandan gelen şıngır şıngır bozuk para sesine daldırıyor parmaklarını.
Sevdiye teyze 66 yaşında. Tek yaşıyor.
Bir oğlu var Almanya'da, birde Düzce'de kızı.
Eşi Hamza amca beş yıl önce göç etti dünyadan. Çocuklara yük olmaya ne hacet kendi işimi görürüm ben dincim dedi ve gitmedi kızına. Oğlu ise laf olsun diye gel benle demişti.
Tek başına kaldığından beri bazı akşamları annem bir tabak yemek ya da küçük bir tencere çorbayı, götür Sevdiye teyze sıcak bir şeyler yesin o şimdi kendine doğru düzgün yemek bile pişirmez çayla geçiştirir tek diye tutuştururdu elime.
Gittiğimde bazı günler gel bırak mutfağa diye içeri alır, hele otur azcık ses olsun diye tutar beni sorular sorardı :
Naptın , ne ettin, okul nasıl, ne öğreniyon, kavga ediyon mu, konuştuğun var mı, sizinkiler napıyo, bizimkiler aradı oğlan bunu dedi, kız şunu dedi, torunu sınıfta kalmış ne haylaz oğlanmış, oğlu Alamanya’dan öteberi göndermiş ne gerek varmış diye anlatırdı.
Avel ben o zamanlar sıkılır, kısa cevaplar vererek bir an önce tüyer bakkala gidip lazer alır oğlanlarla oynardı.
13 yaşındayım.
Birçok şeyden bir haber bir erkek çocuğuyum.
Şarkı mırıldana mırıldana devam ediyorum yoluma .
İki ekmek, bir çikolata bir de sakız.
Sakızlar plastik bir fanus içinde. Renk renk. Marka marka.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEYSE
Short StoryOtuzuna gelmiş genç adam hayatına yaşlı bir kadından neyse sığdırmıştır. Yaşamlarındaki küçük bir detaysa onları gizli bir bağla bir arada tutmuş tebessümü tatlı bir hüzünle karşılarına çıkarmıştır. Gelin mahallenin bir köşeye sıkışmış anısına birl...