"Tahtada ki soruyu çözün bakalım bayan Brown"
Aptal hocanın sesi ile ayağa kalktım, tahtada duran soruyu çözdüm. Hoca doğru olduğunu belli edercesine kafasını sallayınca yerime oturdum. Ders zili çalıncada doğru kütüphaneye gittim. Çantamda duran bir yığın fotokopiyi çıkardım yarına yetiştirmem gereken ödevleri yapmaya koyuldum.
Yaklaşık bir saat sonra bütün fotokopileri bitirdiğimde çantama sıkıştırdım ve öğle arasının kalan 10 dakikasında bir şeyler atıştırdım. Sınıfa geldiğimde Oona ve yanında bir kaç kişi öğretmen masasında toplanmış bir şeyler yapıyorlardı. Ne yaptıklarını merak ederek yanlarına gittim fakat -belli ki bilerek- ne yaptıklarını göstermediler. 'çok meraklıydım sanki..' diye homurdanırken arkamdan Oona bağırmaya başladı
"seni ilgilendiren bir konu değil, her şeye burnunu sokma"
Hızla arkamı döndüm Oona'ya acınası bir bakış attım -yada atmaya çalıştım- sırama oturdum ve hocanın gelmesini bekledim.
Hoca gelince başımı sıraya koydum ve uyuklamaya başladım.Okul çıkışında yine kütüphaneye gittim. Biraz klişe gelebilir fakat tek kafamı dinlediğim yer burasıydı. Burayı sevmemin nedeni kitaplara, derslere, Aptal hocaların ödevlerine bayıldığımdan değil, tek kafa dinleyebildiğim yer olduğundandı. Kalan bir kaç kişiden uzak bir köşe buldum ve telefonla biraz ilgilendim. Daha sonra çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Fakat kitap pek sarmayınca etraftaki insanları izlemeye başladım.
Beklenildiği gibi bazıları sessiz sessiz kitaplarını okuyor, ödevlerini yapıyor bazıları ise kulaklık ile müzik dinliyordu. Onları izlediğimi fark eden bir kaç kişi bana kızgın bakışlar atınca kafamı kendi masama çevirdim. Genelde buraya uğradığımda boş boş takılır daha sonra eve giderdim. Bazen Oona denen salak benle uğraşır, beni 'kendince' ezmeye çalışırdı. Biraz daha oyalandıktan sonra kütüphaneden çıkmaya karar verdim. Eşyalarımı topladım, ağır ağır kütüphaneden çıktım. Merdivenlerden aşağı indim. İkinci kata indiğimde bir grup çocuğun birini sıkıştırdığını fark ettim. Uzaktan onları biraz izledim fakat durum iyiye gitmiyordu. Beynim bunla uğraşmamamı, lisede bu tarz şeylerin her zaman olduğunu söyledi fakat bedenim bana ihanet ederek zorbaların yanına götürdü beni.
Zorbalrdan biri bana bakarak konuşmaya başladı."kaybol."
Yüzüme alaycı bir gülümseme ekledim, ne yani bu kadar mı aptaldı? Ufak bir kahkaha attıktan sonra konuşmaya başladım.
"baksana Jordan neden Olivia ile ilgilenmiyorsun? Ah.. Pardon.. Ondan ayrılmıştınız değil mi? Jessica ile yattığın için"
(isimleri salladım :D)Yüzüne dehşet dolu bir ifade takındı,yanındakilere bir bakış attı ve hızlıca kayboldu anlaşılan bu 'sırrın' sadece Jessica, Olivia ve kendi arasında olduğunu düşünüyordu. Aptal çocuk.
Yüzüme ciddi bir ifade takınıp, siyah kıvırcık saçlı çocuğa döndüm. Anlaşılan ilk defa zorbalığa maruz kalmıyordu.
"İyi misin?"
Diye sordum sadece kafasını sallamakla yetindi ve oradan hızlıca kayboldu. Arkasından 'cidden mi?' ifademi takınıp bakarken, insanların ne kadar nankör olduğunu unuttuğum için kendime kızdım. Pek kafama takmayıp,evin yolunu tuttum..
———
(418 Kelime)
Devam edecek (Nasipte varsa..)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game||Fillie
Fanfiction'I trusted you, And I'm disappointed in the result' 'sorry.. it's just a game'