Sabah okula gelince Sadie beni buldu. Aslında onunla çok konuşmak istemiyordum fakat bir şekilde beni buluyordu.
"selam! Partiyi düşündün mü?"
"Herkese teker teker bunu soruyor musun? Yoksa sadece bana özel mi?"
Şaşırmıştı, sanırım benden böyle bir cevap beklemiyordu. Fakat ben yüz ifadeni değiştirmedim. Böyle sürekli beni bulup sıkıştırması rahatsız ediciydi.
"Sanırım cevabın hayır.. Neyse sorun yok iyi günler bir daha rahatsız etme-"
"Cevabım hayır değil, dün düşündüm ve dedim ki neden olmasın? Geleceğim ama çok kalamam"
Sadie şaşkınlık ve mutlulukla bana sarıldı neden sürekli böyle davrandığını anlamıyordum. Sormak istedemdim bir kaç saniye sonra görüşürüz diyerek oradan ayrıldı.
Zaman atlıyorum/akşam saat sekiz
Üstüme sade bir elbise giydim. Belki parti insanı olmayabilirdim ama azda olsa süslenmeyi severdim
Sadie'nin evine geldim hızla içeri girdim parti cidden sakindi. Bu beni rahatlattı çünkü gürültülü yerleri sevmezdim. Sadie beni görür görmez yanıma geldi. Biraz bana baktı ve her zamanki gibi heyecanlı şekilde konuşmaya başladı."Mills çok güzel olmuşsun!"
"Mills?" anlamaz şekilde sordum cidden en ufak bir samimiyetimiz olmamasına rağmen neden sürekli benle arkadaşlık kurmak istediğini anlamıyordum.
"hoş bir lakap bence eğer hoşuna gitmezse demem"
"yok hayır ondan değil, ne demek olduğunu anlayamamıştım" tamamiyle yalandı ne olduğunu değil neden öyle dediğini merak etmiştim.
Kafasını anladığını belirterek salladı.
Bir kaç dakika sessiz kaldık. Sessizliği bozan yine Sadie oldu."ee nasılsın bakalım?"
"iyi sanırım,sen?"
"Harika! Partiler keyfimi yerine getirir hep."
"senin adına sevindim"
"Hadi ama Mills sende eğlenmene baksana, buradaki herkes öyle yapacak" dedi mızmızlanır şekilde.
"Eh... Denerim"
"Lütfen dene!.. Herneyse benim gitmem lazım seni burada eğlenmiş şekilde bulmak istiyorum tamam mı?"
Bu kızın neyi vardı? Tek istediğim biraz rahattı onu da sömürüyordu.
Çoktan gitmiş olan Sadie'nin arkasından bir oh çektim. Biraz acıkmıştım o yüzden mutfağa gidip atıştırmalık bir şeyler aradım yaklaşık 20 dakikadır labirent gibi olan mutfakta yiyecek bir şeyler aradım, cidden kendime inanamıyorum! Kendime birden gülmeye başladım. Halimi gören olsa oda güler sonra beni terapi merkezine yönlendirirdi. Daha fazla rezil olmamak için yine 'asıl' partinin olduğu yere geldim. Sadie birisi ile dans ediyordu eğleniyor gibiydi. Olivia ise telefonu ile uğraşıyordu. Biraz daha izlemeye koyuldum. Sadie dans ettiği kişiye bir şeyler söyleyip kenara geçti telefonu ile yaklaıl 2 dakika ilgilendi ve geri ortaya geçip dans etmeye başladı. Biraz daha insanlara bakarken marul kafayı gördüm. Yanına gidip gitmemek biraz kararsız kaldım fakat sonra yanına gittim.
"Senide zorladılar değil mi?"
Marul kafa şaşırmıştı, bir kaç saniye yüzüme boş boş baktı ve konuşmaya başladı.
"Belli mi o kadar?"
"biraz"
Bir anda gülmeye başladı, neye güldüğünü anlamadım ama bende gülmeye başladım.
"Ben Finn"
"Millie. Sana marul kafa demeye devam edeceğim"
"Hey! Finn desen yeterli"
Bu sefer kahkahalarla gülen bendim.
Biz gülüşürken yanımıza Sadie geldi. Biraz bozulmuş biraz mutlu gibiydi."Eğleniyorsun ha? Hiç ümitli değildim aslında mutlu oldum" oda gülmeye başlayınca üçümüz deli gibi gülmeye devam ettik.
Fakat birden bir bağırış sesi geldi üçümüzde şaşkınlıkla sesin yere geldiği yere bakınca şok olduk Olivia Jordan'a -nereden bulduğu belli olmayan- şekilde bıçak sallıyırdu Sadie hızlıca onları ayırmaya gitti, bende hızlıca Olivia'nın şimdi masaya koyduğu telefonu aldım ve gezinmeye başladım. Mesajlar kısmına girince gizli bir numaradan mesajlar beni şok etti.
Bilinmeyen: Selam ;)
Olivia: Kimsiniz?
Bilinmeyen: Jordan'ı öldür
Olivia: ne saçmalıyorsun aptal? Başka oyun bul kendine
Bilinmeyen: belkide bütün gerçekleri gün yüzüne çıkarmanın zamanı gelmiştir :)? Dediğimi yap yada sonsuz utancında boğul
Olivia: Pislik!
Şok olmuş bir şekilde mesajları Finn'e gösterdim Sadie ise onları ayırmış birisinin polisi aramasını istiyordu hızlıca onun yanına gidip mesajı gösterdim. Şok oldu. Bir an baygınlık geçireceğini düşündüm. Hızlı hızlı nefes aldı ve bana sarıldı daha sonra odayı terk etti. Finn yanıma gelince o da şok içinde bana bakıyordu. Yutkundum. Olivia'nın 'sırlarını' bilen birisi başkasının sırlarınıda biliyor olabilirdi.
"Senden Şüphelenecekler, hatta eminler"
"Anlamadım"
"o Gün beni kurtardığın gün hatırla biraz"
Şok içinde ona baktım doğruydu hepsi benden şüphelencekti. Lanet okudum.
"Benim yüzümden..."
Finn ağlamaklı bir sesle bana söyledi özür dileyecek ki sözünü kestim.
"Hiçbiri senin yüzünden değil kendini suçlama kızgın değilim halledeceğim tamam mı? Görüşürüz haber veririm gelişmeleri"
Gerçekten düşüncelerim bu yöndeydi kendisini suçlaması saçmalıktan ibaretti. Koşarak bende eve gittim...
Ziyafobim var...
Devam edecek...
(665 kelime)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game||Fillie
Fanfiction'I trusted you, And I'm disappointed in the result' 'sorry.. it's just a game'