Tamam. Kabul ediyorum. Bir tarafım ne kadar ''Gitme!'' diye yalvarsa da bu hiçbir işe yaramamıştı. Aynanın karşısında soluk beyaz tenimin üstündeki siyah, göğsünde dantel detayları olan diz kapaklarımın beş parmak üzerine yerleşmiş ve ince belli belime tam oturmuş elbiseme bakarken son anda fikrimden geri dönmek için iç sesimle savaş halindeydim. Ama bir şey bana engel oluyordu. Kuzey'den korkuyordum. Onun o simsiyah gözlerine bakıp kalakalmaktan...
Açık kahverengi saçlarımdaki dağınık topuzum her ne kadar ilgisiz görünse de beni uyumlu ve neredeyse sexi gösteriyordu. Hafif dolgun dudaklarıma parlatıcımı sürerken zil sesini duydum. Açmak için kapıya yöneldim fakat annem odama girdi ve 1,2,3. Şu kadarcık süre boyunca bütün vücudumu süzmüştü.
''Onunla gitmek istediğine gerçekten emin misin?'' Sesi gayet normaldi.
''Evet. Bununla baş etmeliyim.'' Sesim hissettiğimden daha emin çıktığı için mutlu olmuştum.
''Harika görünüyorsun. Unutma partinin sonuna kadar kalmak zorunda değilsin. İstediğin zaman ara. Gelip alabiliriz.'' Yüzündeki gülümsemenin samimi olduğunu biliyordum. Gerçekten anneme bayılıyorum. Ne kadar gitmemi istemese de bunu bana asla belli etmiyordu. Bana gerçekten güveniyordu.
Siyah ince, dirseklerime kadar olan, elbiseme uygunluktaki dantelli eldivenlerimi taktım. En sevdiğim siyah topuklularımı giyinip kapıya gittim.
Aman Tanrım! Aman Tanrım! Siyahlar içindeydi. Bütün vücut hatlarını görebiliyordum. Siyah deri ceketi, koyu renk t-shirti, siyah jeanıyla çekici çekici ve çekiciydi. Birkaç saniye birbirimize baktıktan sonra gözlerimi ilk kaçıran ben oldum.
''Merak etmeyin. Hatice Teyzecim kızınız emin ellerde.''
''Bunu en son söylediğinde kızım hastahanedeydi.'' Gülüştük.
''Sanırım bu gece Pınarlarda kalıcam. Önceden konuşmuştuk. Seni seviyorum.'' Ona bir öpücük kondurduktan sonra kapıyı kapattım.
Arabayı nereden bulduğunu sormadım. Çok şaşırtıcı bir şey yapıp kapımı bana açtı. Bakmadan ön koltuğa yerleştim. Mini Cooper' ı çalıştırdıktan sonra:
''Soluk görünüyorsun.'' İlk defa merak eder gibi konuşmuştu.
''Öyle hissediyorum.''
''Seni hiç böyle gördüğümü hatırlamıyorum,prenses.''Dönüp her zamanki gülümsemesinden farklı masum bir şekilde gülümsedi.Neden bana böyle dediğini gerçekten bilmiyorum. Bunu sormayacaklar listesine ekledim.
''Nasıl?''
''Sexi, çekici, kırılgan.'' Sözcükler ağzından dökülürken kalbim yerinden çıkıcakmış gibi hissediyordum.
''Ben kırılgan değilim.'' Bana bakıp güldü. Bana ilk defa bu kadar samimi gülmüştü.
''Sen neden bu baloya geldin? Tanıdığın var mı?'' Kendime engel olamıyordum.
''Sen varsın ya. Bu kadarı yeter.'' Beni etkilemeye çalışıyor olabilirmiydi? Ya da ben paranoyaklaşmaya başlamış olabilirdim?
Arabayla 15 dk lık parti yerinin olduğu villaya geldiğimizde park ederken içerdeki çığlık seslerini duyabiliyordum. Arabadan indikten sonra yanıma geldi ve kolunu uzattı. Kendimi onun koluna girerken buldum. Ama geri çekilmedim. Bu sadece bir gecelik bir şeydi. İçeri girdiğimiz anda Furkan bana sarıldı ve ;
''Gecenin çifti de geldi!! Neden geç kaldınız?'' Elindeki alkolu gördüğüme biraz şaşırmıştım.
''Üzgünüm. Benim hatam.'' Masum gülümsememi takındım.