Yenilgi bazıları için başlangıç iken bazıları içinse sondur. Umutlar kendini yenilemez ve siyahın noktasın da küçük bir detay olur .Herkesin yaşam tarzı farklı dır. Yeni umutlar, yeni hayatlar yeşertir, kimi susmayı seçer, kimi konuşmayı. kimi ise hayatını özgürce yaşamayı. Ben galiba ruhum un esintisine kapılmış, küçük çaplı bir meltemdeydim.
Kimsenin hayatında odak nokta değildim. Varlığım benliğimi kavrayamıyordu.
Yenilgi. Hangi türYenilgi yaşamıştım ben?
küçük bir kulübenin içerisinde korkudan titrerken uykuya yenildiğim için mi Yenilgi 'ye kapılmıştım yoksa? Ben nasıl yenilmiştim? garip seslerin arkasından koşmam mı sebepti? Yoksa kabuk bağlayan yaralarımı kanatmam mı?
Ben Ayel Akyüz 18 yaşında tıp hayali kuran babası tarafından olmadık işgencelere maruz kalan bir genç kızdım . Benim Umudum buğulu camlarda erimiş birer sıvıydı. Sürekli ellimden kayıp gidiyordu.
Daha çocukken başlamıştı hayatımın karmaşıklığı. Sesiz bir duvarın dibinde sabahladığım da, buz gibi betonun üzerinde çıplak ayaklarımla dolaştığımda ,uzun saçlarımın omzumun üzerinde kestirdiğim de, bağırmak istediğim de sesimi çıkarmadığım da , nefessiz kalıncaya kadar dövüldüğüm de, benliğimi kayıp ettiğim de başlamıştı hayatımın lanet günleri.
Benim çocukluğum kayan yıldız dan dilek tutup, gerçekleşmesini beklemek gibiydi. Olmayacağını bildiğimiz halde hayal kurmaktan vazgeçmememizin en büyük kanıtıydı benim hayatım, yaşadıklarım.
Nelerden vazgeçiyorduk mesela? Daha hayata gözlerimizi açmadan Anne karının da ki oksijenden vazgeçiyorduk. Hayatta en çok vazgeçtiklerimizle ön plandaydık.
Geçmişin yaralarını gelecekte saramazdık. Geçmiş bugünümüze ışık tutuyordu ve benim ışığım sadece ateş böceklerinin aydınlattığı ışık kadardı. Etrafımı göremiyordum o ışıkla. Yaşadıklarımı kaldıramıyordum o ateşle.
Bembeyaz örtünün üzerindeki bir toz tanesiydim . Hayalim geleceğim de ki yıpranmış sarı bir sayfadan oluşuyordu. Hepimizin hayatın da, yaşantısında bir dönüm noktası vardır. Benim ki neydi? ya da en önemlisi sizin ki neydi?
İnce bir ipliğin üzerinde okkabaz gibi oyunlar sergiliyorduk. Aşağı baksak belki düşecektik Ama biz bakmamayı görmemeyi seçtik . Kanatlarımız vardı belki bizim. Uçmayı öğrenmeden kanat çırpmaya başladık .Her bir kanat çırpış da bir tüyümüz kayıp gitti bizden. Rüzgâr onu bizim olmadığımız, görmediğimiz yerlere savurdu. Her bir savuruşta benliğini kayıp etti yok oldu.
Varlığımız bütünlüğümüzü kavrayamıyorsa, çürük bir ağaçtan farkımız olmadığının en büyük kanıtıdır. Dıştan bakarsan sağlam, içten bakarsan ise olmadık yaralarla kaplıdır bedenimiz. Her bir vazgeçiş yarınlarımızın en büyük temeliydi.
Yazım yanlışı ve anlam bozukluğu olabilir bunun için sizden özür dilerim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK YENİLGİ
RomanceSen benim cansız ruhum un yer yüzündeki beden bulmuş halisin. AYEL AKYÜZ BORAN SERGEN