15.02.2021
Keyifli okumalar...________________
Gözlerinin altında bulunan mor halkalar ne kadar yorulduğunun kanıtı olan yaşlı adam, 16. asrın en iyi psikiyatristlerinden olan danışmanını dahi dinlemeden hayalini kurduğu efsanevi varlıklar hakkındaki ansiklopedi kitabını yazmak için her şeyi deniyordu. Canını acıtacak olması dahi umurunda değildi!
Atychiphobia* denen bu illeti her ne kadar kendi elleriyle üretmiş olsa da bu lanet zihninden atıp çıkarmalıydı onu. Kendini kitaplardan uzaklaştırmalıydı ancak değil kitaplardan uzaklaştırmak kitap yazmayı bile henüz bırakabilmiş değildi. Bu gidişatın her ne kadar iyiye işaret olmadığının farkında olsa dahi yaşlı adamın bu hayata tutunduğu tek şey kitaplarıydı. Kitap okumak onun hayatının bir parçası değildi, onun hayatıydı. Yazmak ise tek tutkusuydu!
*Başarısızlık fobisi.
Yaşlı adam, oturduğu kahverengi deri koltukta yerinde biraz kıpırdandı ve odaya hakim olan sessizliğe koltuğun gıcırtısı karıştı. Elinde tuttuğu papatya çayına bir bakış attıktan sonra gözlerinin yaşlılık akan koca irisleri, devasa kütüphanesini aldı görüş açısına. Yüzlerce astronomi ansiklopedisi ve binlerce mitolojik, fantastik kökenli efsane kitabı bulunan raflarını inceledi. İç geçirdiğinin farkında bile değildi ancak yazmak için kanı kaynıyordu adeta. Bu seferde kendini tutamaz ve yazmayı denerse bu seksen yedinci denemesi olacaktı ve bu sapkınlığı arsızca onu dürtmeye devam edecekti. Kurtulmanın yollarını aradığı kadar kurtulmak istemiyordu bu illetten. Çünkü mükemmeliyetçi ruhunun açığa çıkmasını sağlıyordu. Onu güçsüzleştirdiği kadar güç veriyordu, haz veriyordu, hırs veriyordu. Bu his... güzeldi.
Ne zaman yaptığının bile farkına varmadan kendisini çalışma masasında elinde tüyden kalemini tutar vaziyette buldu. Önüne çoktan en kalın beş ansiklopediyi almış karıştırmaya başlamıştı. Okuduklarını delice not ediyor ve her birini zihninde odalara ayırıyor hiçbir şeyi karıştırmayacağına emin olmak istiyordu. İstediği, bütün efsanevi varlıkları bir kitapta toparlayarak hepsi hakkında bilgi edinilmesini sağlayacak kurgusal bir ansiklopedi kitabı yazmaktı.
***
Yaklaşık iki gün boyunca yerinden temel ihtiyaçları için dahi kalkmamıştı. Yanında sadece bir bardak su vardı ve onu bile bitirmemişti, kitapları adeta yaşamak ile meşguldü. Ansiklopedi kitaplarının çoğunu incelemiş ve kafasına en önemli maddeleri sıralamıştı bu sebeple ansiklopedilerle işinin bittiğini düşündü. Beyni ondan mola istiyordu ancak bunu isteyen kısım o kadar azdı ki yok denilebilirdi. Zaten yaşlı adam bu aciz isteği hemen elinin tersi ile savuşturmuştu. Masanın sağ tarafında bulunan çekmeceden kağıtları aldı ve kurgusunun taslak halini yazıya geçirmeye başladı. Uzunca yazdıklarını okuyarak herhangi bir mantık hatası yada uyuşmazlık var mı diye inceledi. Her şey güzel görünüyordu. Mürekkebin içerisinde duran ve çok sevdiği kuş tüyünü eline alıp yazısını yazmaya devam etti. Heyecandan elleri titreyerek yazıyordu, bu çok hastalıklı bir görüntüydü. Bir müddet sonra kaşlarını çatarak son yazdığı paragrafta takılı kaldı. Farkında değildi ama kelimelerinin ağırlığı çoktan onu ele geçirmeye başlamıştı. Kabullenememişti ancak işte tam bu yüzden yazmamalıydı. Küçücük bir hata onu tamamen mahvedebiliyordu, yazdığı onlarca sayfada kafasına oturmayan sadece bir paragraftı oysaki!
Paragrafı birkaç kez tekrar yazdı. Düzeltebilmek umuduyla çaresizce üzerini defalarca çizdiği aynı paragrafın kopyalarına öfkeden dönmüş gözleriyle baktı. "Neden..." dedi kendi kendine, "neden yazamıyorum! Lanet olsun neden olmuyor!"
Kafasını iki avucu arasında sıkıştırmış odanın içerisinde hızla geziniyordu, adımları çok düzensizdi. Yazabileceği son cümleleri yazmıştı, hatta fazlasını yazmıştı. Bu kadar ilerleyebildiği ilk denemesiydi. Ancak bulunduğu durumdan dolayı katettiği ilerlemenin farkında dahi değildi. Zihni bulanıklaşmaya başlamıştı ve kafasının içini kurcalayan kelimeler sanki keskin bir bıçaktı ve beynine saplanıyordu, zihinsel acısını o kadar gerçekçi yaşıyordu ki fiziksel acıyı gerçekten hissediyordu. Bu dayanılmaz bir acıydı, ve sanki bastırdığı zaman geçecekmiş gibi iki elini daha fazla bastırdı kafasına. Öyleki az daha bastırsa kafatası ezilebilirdi.
Zihinsel olarak açık değildi, hissettiği tek şey acıydı. Acı her tarafındaydı, her zerresinde! Buna daha fazla katlanmak istemiyordu, seksen altı kez dayanmıştı. Seksen yedincisi olmayacaktı. Zihninde oluşan tek bir fikir vardı, haricinde yer ve zaman bile net değildi. Tek elini kafasından çekerek en yakın duvara tutundu, destek almadan yürüyemeyecek kadar darmadağındı bedeni. Kilerde bulunan, daha önce birkaç kere denediği ancak beceriksiz olduğu intihar denemelerinden kalma halatı kaptığı gibi odasında tavana büyük şamdanlar için özel olarak yaptırdığı ama sonra hiç şamdan almaya fırsatı olmadığı için boş olan kancalara baktı ve bir tanesini gözüne kestirerek ona doğru ilerledi. Sandalyeye çıkıp asmayı denedi ancak boyu yetişmeyince masaya çıktı ve kancaya halatı sıkıca bağladı. Ayağı bir şeye takılınca kaşlarını çatarak gözleri o yöne doğru çevirdi ve seksen yedinci denemesiyle karşılaştı. Henüz hafiflemeye başlamış siniri tekrar kendisini ele geçirince büyük bir hışımla denemesine tekme attı ve sayfalar darmadağın bir halde havaya uçuştu. Ortam fazla dramatikti ve sanki kağıtlar bir asır havada kalacakmış gibi hissettiriyordu. Yaşlı adam fevri hareketlerinden dolayı farkedememişti ancak yazdığı her şeyi bir bir tecrübe ediyordu şu anda.
Sisli bir akşamdı, kitabının başlangıcında yazdığı gibi. Ve çaresiz bir adam intihara teşebbüs ediyordu, kitabının devamında da bu şekilde yazıyordu. Yaşlı adam kitabının satır aralarında boğuluyordu, kendi oluşturduğu kelime havuzu yine kendisine ağır gelmişti.
Ve bu sapkın bedenin celladı kendi kelimeleri olmuştu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMURG
FantasyBaşarısız olduğunu düşündüğünde gerçekten başarısız mıdır insan? Her yapamadığını düşündüğü şeyi gerçekten yapamamış mıdır? Öyleyse bir bebeğin her düşüşü başarısızlık değil midir... sonucunda başarıyı getiren.