Elmanın Diğer Yarısı?

2.5K 173 33
                                    


Gecenin ilerleyen saatlerine kadar Atahan'la konuştuğumdan sabah olması gerekenden biraz daha geç uyanmıştım. Dün gece havadan sudan konuşurken konu konuyu açmış, muhabbet uzadıkça uzatmıştı. Bol bol soğuk espri ve komik anılar eşliğinde ideallerimizden ve hayata yüklediğimiz anlamlardan bahsetmiştik. Ve ben oldukça uzun süredir, belki de daha önce hiç kimseyle bu kadar derin bir sohbet etmemiştim. Adımız, nereli olduğumuz boyumuz ya da kaşımız gözümüz önemli olmadan sadece kendimizi anlatmıştık birbirimize. Düşüncelerimizi, ne ve kim olmak istediğimizi.

Onu henüz bir kaç saatten biraz fazladır tanımama hatta tanıyor sayıldığımdan emin bile olmama rağmen, onda farklı bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Diğerleri gibi değildi, tüm bu bir türlü büyüyememiş, kendinin farkına varamamış ve bir nebze olsun olgunlaşmamış insanların arasında, düşünceleriyle ve hissettirdikleriyle, resmen parlıyordu. Onu hiç görmemiştim, sarışın mı esmer mi (ki bana kalırsa kesinlikle esmerdi), uzun mu kısa mı, bir gamzesi var mı, yapılı mı zayıf mı, hiçbir şey bilmiyordum. Ama bildiğim bir şey vardı, daha o ilk gece bile neye benziyorsa benzesin onu beğeneceğimi hatta ona ona hayran olacağımı biliyordum.

Bir süre yatakta dönüp durup iyice ayılmaya çalıştıktan sonra nihayet tam anlamıyla uyanmıştım. Gözlerimse odamı dolduran fazlasıyla parlak ve sıcak günışığına çoktan alışmışlardı. Elimi yatağın kenarına atıp, gece uyku sersemliğiyle bıraktığım telefonumu yerden aldım ve öylesine telefonda gezinmeye başladım. Ondan bir mesaj yoktu, ama bozulmadım. Sonuçta yazması için bir sebep yoktu ve arkadaş bile sayılmazdık. Öte yandan daha sonrasında konuşmak için anlaşmamış, sözleşmemiştik. Tanıştığımız için memnundum ve değerli sohbeti içinde minnettardım fakat buydu, bu kadardı. Fazlası yoktu. Öylesine denk gelen ve vakit öldüren iki yabancıydık. Yine de bir yanım onunla yeniden konuşmak istiyordu. Neden bilmiyordum ama onda bana iyi hissettiren bir şeyler vardı ve ben bunu bulmadan kaybetmek istemiyordum. İyi birer dost olabilirdik, hayata dair bir avuç tecrübemizi paylaşabilir, en çılgınca fikirlerimizden birbirimize bahsedebilir, yargılamadan yargılanmadan ne diliyorsak birbirimizle paylaşabilirdik.

İki dakikada ne senaryo yazmıştım öyle yine. Sosyal medyadan tanıştığım herhangi biriydi işte, birbirimize sadıç olacağımız falan yoktu. O yüzden üstüne daha fazla düşünmeden basit bir günaydın mesajı yazmaya karar verdim. Hızlıca dm'e girip hali hazırda en üstte olan sohbete tıklayıp bir kaç saniye bekledikten sonra ne zarar gelir ki deyip "günaydın" yazdım. Tek n'li. Ardından sohbetten de İnstagram'dan da çıkarak telefonumu kapattım ve yataktan çıkıp telefonu çalışma masamın üzerine bıraktım. Önce yatağımdan başlayarak tüm odayı güzelce topladım ve havalandırdım. Odanın her köşesine dağılmış çamaşırlarımı da düzenleyince işim bitmişti. Ve bu bana o kadar iyi gelmişti ki, olduğum yerin temiz ve düzenli olmasını sahiden çok seviyordum. Öbür türlü hem kafam karışıyordu, hem de hiç bir şey yapasım gelmiyordu. Sanki olduğum yer karmaşıksa benim zihnimde ekstradan karmaşık oluyordu. Tam bu sırada ben gururla, tertemiz yaptığım odama bakarken telefonuma bir bildirim geldi. Telefona uzanmadan önceki o birkaç saniye boyunca içimden geçiriyordum, yalvarırım o olsun, yalvarırım o olsun.

Oydu.

Yüzümde belirli belirsiz küçük bir sırıtış ve hafifçe vücudumda yükselen heyecanla birlikte bildirime tıkladım.

Atahan: Günaydın

Atahan: Yazacağını düşünmemiştim.

Siz: Bende öyle aslında.

Siz: Ben de yazacağımı düşünmemiştim yani.

Atahan: Kedime mama koyup geleceğim, bir iki dakika bekle lütfen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LİMONLU SODAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin