0.2

1.4K 180 154
                                    


medya: erik satie - gymnopédie no.1


Kei'nin akan göz yaşları yanaklarını ıslatırken gülümsedi.

Yaşadığı duygular bütün vücudunu sarmalarken cama daha çok yaklaştı. "Çok..." diyebildi Kei. Heyecanı yüzünden cümlesini tamamlayamamıştı.

Her yer gri ve tonlarıydı, onun dışında.

Uyuyan çocuk ve yaslandığı kiraz ağacının oluşturduğu renk cümbüşü Tsukishima'nın kalbinin hızlanmasına sebep oldu. Kei sadece bir kaç metre ilerisinde olan çocuğun yeşil saçları ve saç tellerinin arasındaki pembe yapraklara baktı.

İlkbahar Kei'ye ilk defa bu kadar güzel gözükmüştü belki de.

O an deliler gibi resim çizmek istedi Kei. Karşısında duran çocuğu ölümüne resmetmek istiyordu. Hızlıca tuvalini alıp camdan dışarı çıktı. Çocuğun hemen karşısında duran banka tuvalini koymuş ve sonrasında sınıfa geri dönmüştü.

Öğretmenler masasındaki yuvarlak tepsinin üzerine diğer malzemelerini koyduğunda olduğu gibi geri döndü.

Bir kabın içine getirdiği kokusuz terebentini dökmüş ve sonrasında da yüzde yirmi oranında keten yağıyla ikisini karıştırmıştı. Oluşturduğu karışımdan alıp geniş bir fırçayla tuvaline dağıttı. İnce katmanın kurumasını beklerken ağaca yaslanarak uyuyan çocuğu inceledi.

Elinde tuttuğu kamerayla birlikte fotoğrafçılık yaptığı sonucuna varmıştı Kei. Sonrada çillerinde gezdirdi gözünü. Yeşil saçlının yanakları ilkbaharın hafif esintisi yüzünden pembeydi. Kei içinde oluşan sıcaklıkla daha çok gülümsedi.

"Çok..." dedi tekrar sınıftaki cümlesine devam etmek istercesine.

"Çok, güzel."

Tuvalindeki katmanın kuruduğuna emin olduktan sonra paletine kullanacağı renkleri sıkmaya başladı. Taslak atarak zamanını harcamak istemiyordu, hızlıca boyamak istiyordu.

Her ne kadar taslak atmak istemese de ince bir fırçayla dış hatları geçmesi gerektiğini düşündü Kei. Karşısındaki kişiye bakarken dış hattı bej bir renkle tamamladı. Sonrasında gereken renkleri karmak amacıyla spatulasını palette gezdirdi.

Ulaştığı ten rengini tuvaline aktarırken içine  dolan huzura bıraktı kendini Kei. Omuzlarındaki yükün havalanıp gittiğini hissedebiliyordu. Bir daha asla renkleri göremeyeceği düşüncesi sanki aklına hiç gelmemiş gibi hissediyordu. Son bir kaç aydır onu boğan düşünceler ellerini üstünden çekmiş olmalıydı belki de?

Tsukishima değiştirdiği fırçayla başka yerleri boyarken uyuyan bedenin yanındaki telefondan alarm sesi yükselmeye başladı. Kei telaşlanmaya başlarken yeşil saçlı çocuk kısık gözlerle Kei'ye bakmaya başlamıştı.

Yeşil saçlı çocuk alarmını kapattıktan sonra Kei'ye son bir bakış atmış ve gözlerini geri kapatmıştı. Kei ise derin bir nefes alıp çizimine devam etti. 'Umursamadı galiba.' diye düşündü Kei. 

Ta ki kulağında yankılanan sesi duyana kadar.

"H-HEY NE YAPIYORSUN?!" 

Kei kafasını tuvalden kaldırıp çocuğa baktı. "Seni çiziyorum." Çocuğun yüzü görülebilir bir şekilde kızarırken elleriyle yüzünü kapatmıştı. "K-Kimin izniyle?" Kei mırıldanarak boyama işlemine devam etti. "Neden, çizmemde bir sıkıntı var mı?" Karşısındaki çocuk sessizliğe büründüğünde Kei kafasını tuvalden kaldırdı.

painting of you ❦ tsukkiyamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin