Günün verdiği biraz heyecan, biraz üzüntüsüyle en son eve varabilmiştim. Yaşadıklarım kolay değildi sonuçda kim eski sevgilisini sınıfından bir kızla görmeye dayanabilirdiki.
Eve geldiğimde gozlerim aglamakdan kızarmıştı ve üşüyordum. Gelir gelmez banyoya koştum saçlarım dağılmıştı makyajım hep akmışdı. Yüzümü ıslak mendille sildikden sonra saçlarımı topladım ve odama çıkarak üsdümü değiştirdim. Yatağıma yatıp bugünün analizlerini yapıcaktım kendi aklımdan. Yatağıma yattım yorganı üsdüme çektim ve bugünün olaylarını düşündüm.
Yağızın Tuğçeye o samimi bakışları, Tuğçenin o haince yandan gülüşü aklımdan bir türlü çıkmıyordu.
Yağız benim tek çıkmaz sokağımdı sanki adımı mı nereye atsam o karşıma çıkıyordu adeta gözlerimi kör etmişti. Ben Yağızı çok sevmişdim Dünyanın en mutlu insanı bendim sanıyordum en kötü günümde bile.
Yağızı düşünürken göz kapaklarım yavaşdan kapanmaya başlıyordu. Bir yandan da ben ne zaman bu kadar güçsüz oldum? diye düşünüyordum. Ama aşk insanı yorar her açıdan çok yorar bazen dayanacak dermanın bile kalmaz ama insan aşık oldu mu gözü hiç bir şey görmez. Hatta Duclos'un bir sözü vardı. ''Aşk bıkılmayandır. Her şeyden bıkılabilir ama asktan ... hayır'' diye.
Ben bıkmamışdım onu herşeye rağmen sevebilirdim. Ama o ise beni yarı yolda bırakıp gitmişdi.
Ben sevdiğim kişiye değer veririm onu her kötü olanağa bile katlanırım çünkü seviyorum. Yağızı fazla sevmişdim herşeye rağmen kendimi bile geçtim hep onu düşünüyordum.
Üzerimde çok yük varmış gibi hissediyordum onca duygular sanki birleşmiş üzerime geliyorlardı ben ne kadar güçlü kalsamda hep yenik düşüyordum. Gözlerim yavaşdan kapandı gözlerim kapanırken o siyahlık karanlık çöktü gözlerime kendimi uykuya teslim etmişdim ta ki telefonum çalana kadar..
İlk başda aldırış etmedim çalar çalar susar dedim ama nafile arayan kişi baya ısrarcıydı. Tam yatakdan kalktım telefon susdu. Yatagımdan o ıscak yerden kalkarken kendime kızdım madem kapanacaktı niye kalkmışdım ki offf!!
Telefonu elime aldıgımda arayanın Emre olduğunu gördüm. Emre Yağızın en yakın arkadaşıydı, Emre Yağız gibi değildi Yağıza göre daha olgundu hatta Yağızdan ayrıldığım için bana piskolojik olarak desdek verendi ve hep yanımda olmuştu.
Telefonu yandaki tekli koltuğa fırlatarak direk sıcak yatagıma geri döndüm. Bu sefer kararlıydım uyuyacaktım. Uyandıkdan sonra Emreyi arayacaktım.
Zaman su gibi geçerken saatin kaç oldugunu anlamamıştım yatakdan doğrulum ve oturdum. Havaya baktığımda karanlıkdı kaç saattir uyuyorum ki ben?
Ev halkı uyumuş olmalıydı ayaga kalktım ve tekli koltukta duran telefonuma baktım. Odanın zifiri karanlığında telefon ışığını açattıgımda gözlerim kamaşmıştı.
Telefonun ışığını kıstıktan sonra saatin 03:58 olduğunu gördüm.Günün şokunu atlattıkdan sonra uyku basmıştı haliyle. Çok susadım ve birazda terliydim üzerimi değiştirdikten sonra mutfağa gidip bir bardak su doldurdum suyu kana kana içerken dışarıdan bir tıkırtı geldi. Korkmuşta değildim hani bardağı masanın kenarına koyduktan sonra salonun girişine doğru yol aldım.
Pencereden baktığımda hiç birşey yoktu. "Kedidir herhalde ya.." diye kendi kendime konuşuyordum.
Odama geri çıktım üşümüştüm de az hemen yatagımın altına girdim hala sıcaktı sol yanıma döndüm gözlerimi kapattım ve aklımı kurcalayan birsürü şeyler vardı.
Yağız.
Acaba birbirlerini gerçekten seviyorlarmıydı. Gerçekten benim sevdiğim kadar seviyorlarmıydı..
Severler, ama kimse benim onu sevdiğim kadar sevemezdi.
Yağız Herşeyim onu anlatamayacak derecede çok seviyorum sanki benim diğer yarım. Ama o gittiğinden beri hayatımda hep birşeyler eksik gibi. Çok canım acıyor, dayanamıyorum onu gördüğümde kalbimin ritmi değişiyor ilk günki gibi.
Ama belki benimkide anlıktı yada çirkin şansı hani derler ya, belki ondandı ilk defa birine güvendim ilk defa birine kendimi bu kadar yakın hissettim herşeyimi anlattım. Normalde asla kimseye kendimi açmam Cerene bile.
Ama Yağız öyle değildi işte onun gözlerinin içine baktıkça kendimi buluyordum herşeyimi unutuyordum.
Sen yeterki geri dön ben seni her hatalarınla kabul ederim, ne olursa olsun geri dön sensiz, yapamıyorum...
