Kim demiş mutluluk soyuttur diye ? Paylaştıkça çoğalan bir şey soyut olamaz ki.
Mutluluğa dokunamıyor, Mutluluğun tadına bakamıyor, sesini duyamıyor, kokusunu alamıyor olabiliriz. Pekiyi ya hiç mi görmüyoruz ?
Kendisini göstermiyor muydu yoksa ? Aslında mutluluk görülebiliyor. Nasıl mı ? Sokağa çıktığınızda dünya sorunlarını bir kenara bırakıp çevrenizdeki güzelliklerin farkına hiç vardınız mı ? Mutluluk işte onlarda gizlidir. Sokakta yürürken yanınızdan elinde kırmızı bir şekeri ile bir çocuk geçti mi ? Onun gözlerine baktınız mı ? Ne gördünüz ? Yoksa bakmadınız mı ? Eğer bakmadıysanız çok şey kaçırdınız. Ne mi kaçırdınız ? mutluluk...
Belki bakmışsınızdır o bir çift içi gülen gözlere. Ama görememiş veya görüp de mutluluğun ne olduğunu bilmiyor olabilirsiniz.
Ne yazık ki siz körsünüz. Gözünüz dünya sorunlarından başka bir şey görmüyor. Görüyorsunuz sanıyorsunuz o gözlerin içindeki ışığı fakat siz sadece bakıyorsunuz.
Oysa dünya gözüyle değil de gönül gözünüzle baksanız çevrenize, en ufak ayrıntıda bile mutluluktan kalan kalıntıları görebilirsiniz.
O zaman ne diye duruyoruz yerimizde açalım gönül gözümüzü ve kalkıp arayalım mutluluğu. Bir yerlerde bulunmayı bekliyor mutluluk.