Ben daha adını bile bilmediğim Hayallerimin Kırmızı Tofaşlı Keko Prensi'nin arkasından bakarken etrafımda bir kalabalık oluşmuştu. Herkes beni süzüyordu. Çok utanmıştım. Nihayet aralarından bir çocuk yanıma gelip kolunu omzuma attı ve neşeli sesiyle konuşmaya başladı:
-Sen Berke Abdullahcan'ın yeni sevgilisi misin? Seni okulda hiç görmemiştim, yeni misin? Ama çok şanslısın buradaki bütün kızlar -hatta birkaç erkek;)- o çocuğa aşık.
Çocuğun söyledikleri kafamı bulandırmıştı. Ben onun sevgilisi değildim ki. Ayrıca adını bile yeni öğrenmiştim. Berke Abdullahcan... Ne kadar da ona yakışan bir isimdi. Herkes ona aşık mıydı?! İçimde bir kıskançlık dalgası kabarmıştı. Ben galiba... Bu çocuğa aşık olmuştum. Çocuğun elini yüzüme doğru sallamasıyla kendime geldim:
-Heey prenses! Orada mısın?
Prenses mi? Bu okuldaki herkes böyle lakaplar mı takardı birbirine? Bir anda sinirlenip çocuğa bağırmaya başladım:
-Benim adım prenses değil! Benim adım Pınar. Pınar Esassafkız.
Etrafımdaki topluluk bağırdığımda bir anda geriledi. Ama başka bir yere bakıyordu. Hayallerimin erkeği bana doğru geliyordu. Ama yüzünde soğuk bir ifade vardı. Sanki nargile içerken aynı anda 45 tane adamı öldürebilecek gibiydi. Yanıma geldiğinde sıkıca kolumu tuttu ve beni okula doğru sürüklemeye başladı. Okula girdiğimizde bir an etrafına bakındı ve sanırsam bodrum kata inen merdivenlere doğru sürüklemeye başladı. Aşağıya indiğimizde bir odaya soktu ve hızlıca kapıyı kapattı. Bu ani tepkinin sonucunda bedenim onun bedenine çarpmıştı. Hala üzerindeki o sigaraya karışık tütün kolonyası duruyordu. Bir daha koklayamayacakmış gibi içime çektim. Ama zor kız rolüme geri dönmem gerektiğini farkettim ve çığlık attım:
-İmdat! Zorla beni alıkoyu-
Çığlığım Berke Abdullahcan'ın elini ağzıma bastırmasıyla kesilmişti. Diğer eliyle sus işareti yaptı. Başımı sallayınca da elini ağzımdan çekti. Bu sefer daha sessiz bir tonda konuşmaya başladım:
-Napıyosun sen ya! Zorla sürükleye sürükleye beni sebepsizce buraya getirdin ve hala burada tutuyorsun. Amacın ne senin?!
Sorularımı es geçip o soğuk ses tonuyla bana bir soru sordu:
-O çocuk neyin oluyordu ve sana neden prenses diye hitap etti?
Beni kıskanmış mıydı? Dudaklarıma bir gülümseme yayıldı. Tam ona cevap verecektim ki yeniden konuşmaya başladı:
-Ayrıca beni köpek gibi koklarken hiç de zorla gelmiş gibi durmuyordun "prenses"?
Yine mi bu prenses lakabı... Gözlerimi devirdim ve konuşmaya başladım:
-Benim adım Pınar. Prenses değil! Ayrıca sen kim oluyorsun da beni sorguya çekebiliyorsun?
Tam konuşacaktı ki arkadan bir gürültü koptu. Hafif kilolu kıvırcık saçlı ve uzun boylu kedi kulakları takan bir çocuk bize bakıyordu. Berke Abdullahcan konuşmaya başladı:
-Lan gaybalık! Ne yapıyorsun burada? Yine mi beni takip ediyordun?!
Gay balık mı? Ne alakaydı şimdi? Ayrıca çocuk Berke Abdullahcan kadar olmasa da yakışıklıydı. Ben onları süzerken çocuk konuşmaya başladı:
-Berkecim aşkım benim, nolur aşkıma karşılık versen? Bak senin için catboy oldum, herkesin bana gaybalık demesine izin verdim, nolur sanki beni sevsen?
Noluyodu lan burda?
İlk bölümde gaybalık istenmişti, e alın ekledim:D Umarım eğlendiğiniz bir bölüm olmuştur.
İstek ve önerileri tam bu satıra alabilirim.
Yazabildiğim en kısa zamanda bölüm yazacağım, görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cringe Hikayeler
HumorWattpad Klasiği olan deli saçması cringe hikayeler (Dalga geçmek amacıyla yazılmıştır) (17.03.2021)D.N: Bir gün filme uyarlanırsa buse the gerçej futanın yeri hazırdır. 07.05.21 #2 Keko