3

28 16 2
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım yine o yerdeyim. Anlaşılan bir süre uyumuştum. Saat şu an kaç, kaç gündür buradayım, ne kadar uyudum ? Hiç bir fikrim yoktu ama dinlenmek iyi gelmişti bileklerim daha çok ağrıyordu ama ayağımın acısı hissetmiyordum. Uyumadan önce yapmak istediğim şeyi yapmaya karar verdim daha fazla zaman kaydetmek istemiyordum. Tüm gücümü topladım bu sefer acılarımı, açlığımı, merakımı bir kenara bırakmıştım tek derdim buradan kurtulmaktı. Yapmalıydım, başarmalıydım, bunu yapabilirdim ben Kumsal Uysal'ım binlerce hayat kurtaran doktor. Başaracağım, başarmalıyım. Ben Cihan Usal'ın kızı Kumsal Uysal. İsteyipte başaramayacağım hiçbir şey yok. Sesli bir şekilde gülmeye başladım. Sonunda...

Başarmıştım. Masanın yanındaydım. Acaba şu an babam ne yapıyordu. Benim için endişelenmişmidir. Belki de beni bulmaya çalışıyordur. Derin bir nefes aldım. Masa göğsümün altına geliyordu. Bıçağa ulaşmak için ayağa kalkmalıydım. İlk bıçağı alıp ellerimi kurtaracak daha sonra ise kaset ve kamerayı inceleyecektim. Bir ip ucu olabilirdi ya da niye burda olduğumu anlatan bir şey. Ayağa kalkmaya çalışıyordum ama hem sandalyenin belime yaptığı baskı hem de ayaklarımın şu an kötü durumda olması yüzüne kalkmak imkansız gibiydi. Ayağım bağlıydı üstelik büyük ihtimalle kırık. Derin bir nefes aldım. Mantıklı düşünmeye çalışıyordum. Ayaklarım halat ile bağlanmıştı büyük ihtimalle bileklerimde. Belki bir bıçak yardımıyla açmak bile çok zor olurdu. Bıçak masanın kenarındaydı. Sanki kurtulmamı istiyordu beni buraya getiren kişi. Masaya arkamı döndüm ve yavaşça kalkamaya çalıştım. Bıçak düşmemeliydi. Elim değiyordu son bir hareket ve " işte bu " ağzımdan zafer çığlığı çıkmıştı. Bıçak elimdeydi. Yavaş hareketlerle ipe doğru ileri geri hareket ettirmeye başladım. Düşürmemeliydim. Belki de tek kurtuluş yolum buydu.

Sanırım 10 belki de 15 dakika ipi kesmek için uğraştım arada bileğime değiyordu ve bu acıyan bileklerimi daha çok acıtıyordu ama umursamıyordum artık bunların hepsi geçecekti. Kurtulacaktım buradan. Biraz daha devam etmeliydim. " işte bu " bu seferki çığlığım gerçekten kuvvetliydi. Mutluluktan ağlıyordum. Bıçağı elimden attım ve iplerin bileğinden düşmesine izin verdim. Ellerimi öne aldım. Morluklar vardı, ip izleri, kızarmıştı çoğu yeri, hafif kesiklerde vardı. Ayaklarıma baktım onlar kadar kötü değildi. Büyük ihtimalle yürüyemezdim. Eğildim yere düşen bıçağı aldım. Ayaklarımdaki ipleri kesmeye başladım. Çığlık atmak geliyordu içimden haykırmak. Gözlerimden bir yaş elime düştü. Neden? Bu soru çıkmıyordu aklımdan.

Ayaklarımda kurtulmuştu. Ayağa kalkmaya çalıştım evet yapamıyordum. Sol ayağıma dokundum kırıktı doğru tahmin etmiştim. Masaya döndüm hâlâ sandalyede oturuyordum. Kaseti kameraya taktım cızırtılı bir ses geldi. Görüntü yoktu. Çevreme bakındım bir musluk vardı altında ise bir kova. İlk uyandığım zaman ki tık sesi demek ki musluktan geliyordu. Kovaya damlıyordu ve ne kadar susazdığım aklıma geldi. Hemen ayağa kalktım ama bu başarısız bir hamle oldu çünkü tekrar yere düştüm umursamadan sürünmeye başladım susuzluktan ve açlıktan ölebilirdim. Musluğa ağzımı dayadım kirli olup olmadığını düşünemiyordum tek istediğim susuzluğumun geçmesiydi. Başarmıştım kafamı musluktan çektim derin nefesler alıp veriyordum. Yan döndüm ve sırtımı duvara yasladım. Rahatlamıştım. Gelen sesle irkildim
"Son yedi saat"
.
.
.
.
.
ARKADAŞLAR VOTE VERMEYİ , BEĞENDİĞİNİZ VE BEĞENMEDİĞİNİZ KISIMLARI YORUMLARDA BELİRTMEYİ UNUTMAYIN.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 17, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜME SON 7 SAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin