19

1.5K 159 128
                                    

Son bir kez daha aynaya bakıp saçını düzelttikten sonra memnun bir ifadeyle aynaya baktı. Normal bir sahil yürüyüşü için gayet uygun görünüyordu. Üzerindeki çizgili tişörtü eliyle düzeltirken merdivenlerden aşağıya indi ve pencerenin karşısına geçip Jungkook'u beklemeye başladı. Aniden başlayan konuşmaları, akşam buluşmaları, ikilinin utangaç tavırları... Kesinlikle birbirleriyle flört ediyorlardı. Ve bu Jimin'in fazla hoşuna gidiyordu.

Güya üniversiteyi derslerinden başka hiçbir şeyle ilgilenmeyerek, başarılı bir şekilde bitirmekti amacı. Ama Jungkook bütün düzenini alt üst etmişti. Hoş. Jimin bundan pek de şikayetçi değildi.

Jungkook sokağın başında göründüğünde kalbinin hızlanmaya başladığını hissetmişti. Derin nefesler eşliğinde telefonunu, cüzdanını ve evin anahtarlarını cebine sıkıştırıp dışarıya çıktı. Jungkook'la göz göze geldiklerinde yüzündeki kocaman gülümsemeye engel olamamıştı. Kapıyı ardından kapatıp karşısındaki gence doğru adımladı.

"Selam," dediğinde Jungkook bütün dişlerini göstererek gülümsedi ve sevimli çocuğa sarıldı. "Selam."

Jimin heyecanla sarılmasına karşılık verirken daha yeni buluşmalarına rağmen onu özlediğini fark etmişti. Ayrıldıklarında tekrar birbirlerine bakıp yürümeye başlamışlardı. Gün içinde ne yaptıklarını, derslerinin nasıl geçtiğini, öğretmenlerinin gıcık tavırlarını, yapılması gereken bir sürü ödevlerini ve daha birçok konuyu anlattılar birbirlerine. Sanki sevgiliymişler de bütün günün özlemini akşam çıkarıyorlarmış gibiydi.

"İki tane muzlu milkshake."

Jungkook'un ısrarı üzerine denizin karşısına, kumlara oturmuş diğerinin gelmesini bekliyordu Jimin. Bu sırada uzaktan onu izlemeyi sevmişti. Giydiği koyu gri sweati, baldırlarının ortasında bitiyor ve siyah kotuyla güzel bir uyum sağlıyordu. Sadece basit iki parçayla bile oldukça güzel ve göz alıcı görünmesini kıskanmıştı. Jungkook kesinlikle kusursuz bir adamdı.

İki elinde tuttuğu milkshake bardaklarıyla birlikte Jimin'in olduğu tarafa doğru yürürken yüzündeki kocaman mutlu sırıtmayı silemiyor gibiydi. Ve açıkçası bu onu fazla tatlı gösteriyordu.

"Al bakalım. Büyük boy muzlu milkshake." Jimin'in yanına oturup bir bardağı ona uzatırken güzel bir ifadeyle bakıyordu karşısındakine. Jimin teşekkür ederek uzatılan bardağı alıp içecekten bir yudum aldığında kesinlikle mutlu görünüyordu.

Jungkook sürekli ona bakıp duruyor, her baktığında gülüp önüne dönüyordu. Jimin buna anlam veremediğinde vücudunu ona döndürüp yüzüne baktı.

"Neye gülüyorsun?"

Jungkook da onu taklit ederek oturduğunda karşı karşıyaydılar. "Sadece... Mutluyum. Yani- bilirsin- böyle-... Ah..." Kafasını öne eğip ensesini kaşıdığında ne diyeceğini karıştırmış gibiydi. Jimin kıkırdayarak önüne döndü.

"Bu kadar utangaç olabileceğini düşünmemiştim."

"Benim hakkımda düşünüyorsun demek?"

Jimin yanından gelen gülüşe göz devirse de içten içe gülüyordu.

"Genelde yeni tanıştığım insanları merak ederim. Herkes gibi."

"Ben etmem."

Jungkook'un dediği şeyle başını ona çevirdi. Şaşkınca bakındı parlak gözlere. Dudakları 'o' şeklini alırken inanamazca sordu. "Hiç mi? Bir şeyi bile mi?"

Jungkook kafasını iki yana sallayıp onu reddettiğinde diğerinin yüzü düşmüştü. Demek beni de merak etmiyor diye düşünüyordu.

"Ama seni merak ediyorum."

Jimin düşüncelerinin okunduğundan şüphe ederken şaşkın bakışlarını onun üzerinde gezdirmeye devam ediyordu. "Neyimi merak ediyorsun?"

Jungkook derin bir iç çekip denize döndü. "Doğum günün ne zaman? En çok hangi yemeği seversin? Favori filmin ne? Hobilerin ne? Herhangi bir korkun var mı? Kimlerden hoşlanırsın? En sevdiğin şarkı hangisi? Gece yatmadan ne düşünürsün? Hayallerin neler? Başka bir şehre taşınsan, hangi şehre giderdin? Seni ne mutlu eder? Üzüldüğünde ne yaparsam gülümsersin? Bütün bunları merak ediyorum."

Sözlerini bitirdiğinde Jimin'e dönüp baktı. Gözlerindeki heyecanlı titreyiş, sevgi dolu bakış ve sıcacık hissettiren gülümseme. Jimin'in mutlu olması için yeter gibi duruyordu. Utangaç bir tavırla gülüp kafasını eğdi. "Benim hakkımda bu kadar çok şeyi merak ettiğini bilmiyordum." Bir eliyle çaktırmadan yüzünü kapatmaya çalışıyordu.

Jungkook gülerek içeceğini kenara bırakmış utanan gençle uğraşmaya karar vermişti.

"Aramızda utanan birileri var." Elleriyle Jimin'in yanaklarını sıkarken bebek severmiş gibi bir ifadesi vardı. Jimin tek eliyle baş edemediğinde diğeri gibi içeceğini yanına bırakmış iki eliyle yanaklarındaki elleri tutmuştu.

"Jungkook bıraksana." Güldüğü için sesi ciddi çıkmıyordu ve bu durumu daha komik hala getiriyordu. Jungkook aniden cebinden telefonunu çıkarıp Jimin'in yanaklarını bıraktığında hala gülüyordu.

"Hadi fotoğraf çekelim."

Jimin iki elini sallayarak itiraz etmişti. "Hayır hayır bekle. Jungkook yüzüm kızardı." Diğerinin onu dinlemediğini gördüğünde daha çok güldü. "Jungkook hayır dedim ya." Kesinlikle onu dinlemiyordu. Telefondan gelen fotoğraf çekme sesleri de bunu kanıtlamıştı.

Jimin telefonu elinden alıp fotoğraflara baktığında Jungkook da kafasını oraya uzatmıştı. Parmağıyla ekranı gösterip, "Bak, çok güzel çıkmışsın," dediğinde Jimin yutkundu. Kalp atış seslerinin duyulacağından korkuyordu. Yavaşça Jungkook'u omzundan ittirerek kendinden uzaklaştırdığında diğeri güldü.

Yeniden bir yanak sıkma merasimi başlamıştı. Jimin normalde bunun çok sinir bozucu olduğunu düşünürdü ancak şu an o kadar hoşuna gidiyordu ki sabaha kadar bunu yapmasına izin verebilirdi.

Jungkook uzun bir süre onun yanaklarıyla oynarken fark etmeden üzerine eğilmişti. Karşısında dudakları büzülmüş Jimin'i gördüğünde gülen yüzü hafif bir ciddiyete bürünmüştü. Gözleri kırmızı dudaklarda takılı kaldığında elleri de durmuştu.

"Jimin, seni öpsem bana kızar mısın?"

Jimin ani gelen soruyla ani bir kalp krizi geçirmiş, nefes darlığı yaşamış, tansiyonu düşmüş ancak yine de şükürler olsun ki bayılmamıştı. Ne cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu. Sadece beklemeyi tercih etmişti ancak Jungkook'un sorusuna cevap arayan gözleri onunkileri bulduğunda bir şey söylemesi gerektiğini anladı. Ama yine de ağzından kelimeler çıkmadığı için sadece kafasını yavaşça iki yana sallamakla yetindi.

Bu Jungkook için zaten yeterince güzel bir cevaptı.

Sakince Jimin'in dudaklarına uzanıp çok uzun olmayan bir öpücük bıraktı. Hissettiği yumuşak dokuyu ömrünün sonuna kadar hissetmek istedi. Lipbalmın şeftali aroması Jimin'in dudağıyla birleştiğinde dünyanın en güzel tadını ortaya çıkarmış gibiydi Jungkook için.

Jimin'se o an ölmekle meşguldü. Dudaklarına bastırılan ince dudaklar heyecandan başının dönmesine sebep olmuştu. Kısa bir an bile olsa onu hissetmek fazla değerli gelmişti ona.

Ayrıldıklarında Jungkook parlak gözleriyle baktı güzel gence. Bir elini götürüp saçlarını okşarken yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı.

"Senden gerçekten çok hoşlanıyorum Jiminie."

...

Taejin'den önce aralarını yaptığım için pişman mıyım? hayır jxmsnsçxmsösm çok da güzel yaptım :''

Jikook bölümü diye rahatsız olanlar veya sevmeyenler varsa kitabı okumayı bırakabilir çünkü ileride jikooklu bölümler var

Yorum yapın nolur ya :(

Vote da verin

TaeJin

bu üstteki şey de imza gibi bi şey oldu bölümlerin sonuna koymadan yapamıyorum neyse

Ay Hoşt Ulan |TAEJIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin