Sultan Ahmed Han, bir gün Hüdayî Hazretlerine bir hediye göndermiş. Hüdayî Hazretleri de gönderilen hediyeyi şüpheli bularak geri çevirmişti. Padişah, aynı hediyeyi Şeyh Abdülmecid Sivasî Hazretlerine gönderdi. O ise, gelen hediyeyi kabul etti.
Bir gün padişah, Abdülmecid Sivasî Hazretlerine:
– Size gönderdiğim hediyeyi daha önce Hüdayî Hazretlerine göndermiştim, kabul etmedi, dedi.
Abdülmecid Sivasî Hazretleri tevazu gösterip:
– Padişahım, Hüdâyi bir Ankâ’dır ki, lâşeye tenezzül etmez… cevabını verdi.
Padişah, birkaç gün sonra da Hüdâyi Hazretlerinin sohbetine gitti. Ona:
– Geri çevirdiğiniz hediyeyi, Abdülmecid Sivasî’ye gönderdim, o kabul etti, dedi. Bu söz üzerine Hüdayî Hazretleri:
– Sultanım! Şeyh Abdülmecid bir deryadır ki, ona bir katre necaset düşmekle pislenmiş olmaz, diyerek zarifane bir cevap verdi.
(Ankâ: İsmi olup, cismi bilinmeyen bir kuş. Lâşe: Ölmüş hayvan eti. Katre: Damla. Necaset: Pislik.)OSMANLIYI OSMANLI YAPAN PADİŞAHLARA HOCALIK EDEN VE EĞİTEN İNSANLARDIR ASLINDA.ONLAR OSMANLININ İSMİ PEK DUYULAMAYAN AMA PADİŞAHLARIN KALBİNDE ÇOK ÖNEMLİ YER TUTAN İNSANLARDIR
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Osmanlı İmparatorluğu
NonfiksiOsmanlı sadece tarih derslerinde gördüğümüz gibi savaş ve anlaşmalardan ibaret değildir. Osmanlı olmak bi anlayış, yaşam biçimidir.Osmanlı olmak baykuş sürüsünden korkmamak bizim şahin sürüsü olduğumuzu bilmektir.