Çalar saatleri uykusunu bölmeden kapatmakta üstüne yoktur Emel'in.Onun için çalar saat diye birşey de yoktur.Annesi vardır sadece.Ama bugün ilginç bir şey var.Annesi Emel'i uyandırmadı.Halbuki saat on.Emel hala uyuyor.Saat sekize kurulmuş olan çalar saatini de kapatmış.Acaba bugün yeni rekor mu gelecek Emel'den?Ne rekoru mu?Uyuma rekoru.Emel bir kez(Okulun olmadığı bir hafta içi,annesi çarşıdayken)saat öğleden sonra ikide uyanmıştı.
TİK,TAK,TİK,TAK,TİK,TAK,TİK,TAK,TİK,TAK...
Saat on biri kırk beş geçiyor.Emel gözlerini açtı.Zor da olsa doğruldu.Şaşkındı.Annesi acaba onu uyandırmaya çalışmış ve pes mi etmişti?Bu mümkün müydü?Annesi ve pes etmek?Bu olamazdı.Emel kalkmaya çalıştı.İnanmazsınız ama bunu başardı.Odasından çıkar çıkmaz soluğu mutfakta aldı.Hala esneyip duruyordu.Mutfağa girdiğinde annesini hamur açarken buldu.Annesi kendi kendine birşeyler mırıldanıyordu."Çok işim var çok!Bu poğaçalar bitsin ıslak keke geçerim.Sonra da..."Sena Hanım yaptığı işe o kadar çok odaklanmış ki Emeli görmedi yani ona hiç kızmadı. Demek bugün Sena Hanım'ın altın günü.Bu da demek oluyor ki Emel geri yatacak.Aslında sürekli sevgi gösterisi görmek ve ayak altında dolaşmamak için sokakta arkadaşlarıyla oyun oynaması daha mantıklı ama Emel için mantıklı davranmak o kadar da önemli değil.Bu kız kime çekmiş böyle demeyin.Ya da deyin.Ben de cevap vereyim.'Babasına çekmiş.'Emel geri yatağına döndü fakat aklı sabah kahvaltısındaydı.Acaba ne zaman kahvaltı edeceklerdi?Bütün bu düşünceler yüzünden Emel bir türlü uyuyamadı.
En iyisi mantıklı davranmaktı bu durumda.Emel kalktı ve babasına dışarı çıktığını haber vermek ve izin istemek için salona gitti.Emel babasını salonda bulamayacağına o kadar emindi ki salona girdiğinde çok şaşırdı.Çünkü babasının hala uyuduğunu düşünüyordu.Demek ki Erol Bey'in telefonuna bir bildirim gelmişti ve Erol Bey de uyanmıştı.Yoksa uyanmazdı.Nasıl olsa bugün Sena Hanım'ın altın günüydü.Erol Bey telefona aşırı derece düşkün.Bu nedenle telefonun kısık bir bildirim sesine bile uyanır.Gün boyu da sürekli haberlere bakar telefonundan.Ah yazık Sena Hanım'a!
Emel babasından izin aldıktan sonra burnuna nefis bir koku geldi.Emel'in de haliyle ağzı sulandı.Annesi nede güzel yemekler yapmıştı.Emel hemen babasına geri dönüp kahvaltıyı ne zaman yapacaklarını sordu.Nede olsa saat on ikiyi yirmi geçiyordu.Erol Bey çaresizce Emel'e baktıktan sonra yüreği sızlayarak Emel'e biraz harçlık verdi ve simit almasını istedi.Daha sonra Sena Hanım'a yine seslendi.
-Çay demle Sena!
Sena Hanım oralı bile değildi.Erol Bey Emel'e daha çıkmamasını ve beklemesini söyledi.İki dakika sonra Sena Hanım içeri girdi.Görünüşe göre pek rahattı.
-Geldim,geldim.Bütün işlerimi bitirdim de geldim çay da demledim dur birde yaptığım poğaçalardan da veriyim kuzuma biraz da ıslak kek oh yarasın,yarasın!
Emel ve babası anladı ki;Sena Hanım'ın altın günü hazırlığı bitmişti.Nefis bir kahvaltı ziyafeti çektikten sonra hepsinin yüzü de gülüyordu.Sena Hanım ve Erol Bey birlikte kahvaltı sofrasını kaldırdılar.
-OLAMAZ!MÜMKÜN DEĞİL!AAAAAAA!
Sesi duyan Emel koşarak mutfağa gitti.
-N'oldu Sena?Alt tarafı takvim bir kaç gün sonrasını gösteriyor.
diyordu babası ama Emel bunu duymadı.
-Anne iyi misin?Ühü ühü...Neyin var?Ühü ühü...
-Yok birşey kızım alt tarafı takvim bir kaç gün ileriyi gösteriyor.
Sena Hanım suskundu.Emel olayı anlayınca bağırdı:
-Yaşasın hepsini biz yiyeceğiz!Hem anne neden üzüldün ki emeklerinin boşa gittiğine mi?
Sena Hanım:
-Yermiyiz diyorsun kızım?Kiloları nasıl vereceğiz peki?
-Anne sen ye de gerisini pek düşünme!
-Burda n'oluyor birisi bana açıklayabilir mi?Allah aşkına!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İP UCUNDA
AdventureBir ip sizi hangi maceralara sürükleyebilir?Peki siz bu ipi ne kadar zaman boyunca takip edebilirsiniz?Emel bunları hiç düşünmedi ve bulduğu her ipi takip etti.Çünkü biliyordu ki o ip onu maceradan maceraya sürükleyecekti ve merak ettiği her sorunun...