°

42 7 0
                                    


İnanır mısın, her şey farklı geliyor artık gözüme.
Yediğim yemeğin, içtiğim suyun bile bir anlamı yok artık. En basitinden, aldığım nefesin.

Gözyaşlarım da olur olmadık yere akmıyorlar artık eskisi gibi. Öğrendim artık ağlasam da bir yararı olmayacağını.

Ölsen bile umursamıyorlar artık. Ölüp gitsem, hayata tek bir iz bırakamadan gitsem bile bir yararı yok artık.

Bileklerimde ki yaralarım kapandı, sadece bir izler artık ancak en çok, yüreğimde ki yaralar yokluyor beni. Ansızın, hiç beklemediğim anda.

İnsanların o şişko ve çirkin bedenime diktikleri bakışlar hâlâ rahatsız ediyor, arada bir tekrardan yok olmak istememi sağlıyor.

Ölmek istiyorum.

Öyle çok istiyorum ki o an ellerim titriyor, uyuşturucuya susamış bir bağımlı gibi yokluyorum ölümü.

'Ölüme çeyrek kala tanıdım seni.
Saçlarında papatyalar,
Gözlerinde gökyüzü.
Özenle yaratılmış gibi.'

Hiç bir ümidim yok artık bu hayattan, insanlardan. Her kime bağlandıysam pervasızca, günün sonunda ellerim yine bomboş kaldı.

İnanır mısın, yalnızlık hâlâ eskisi gibi yoruyor beni. 
Her şeye bir neden bulabilirken yalnızlığımın nedenini her taşın altında arasam da bulamıyorum.

Aslında düşününce dank ediyor kafama, neyi ekersen onu biçersin derler ya hani; işte tam olarak bu söz giriyor devreye.

Ne ektin de ne biçiyorsun diye sorası geliyor insanın kendine.

Her an herkesi sevmek için uğraşırken hayatını kurtarmak için girdiğin yollar amansızca süzülmeni sağlıyor böyle, nereye gideceğini bilemeden süzülen bir toz bulutuymuşcasına.

Sanki tek seçeneğim ölümmüş gibi geliyor, ne kadar düşünürsem düşüneyim ölüm en iyi çözümmüş gibi gözüküyor gözüme.

Her şey son bulacak, acın son bulacak.

'Ölüme çeyrek kala tanıdım seni.
Ellerin ellerimdeydi ilk defa,
Kalbim amansızca çırpınıyor.
Rayından çıkmışcasına.'

Tutunacak bir dal arayışındayım şu sıralar. Yaşamak için nedenler arıyorum kendime ancak sanki elimi dokundurduğum her şey yok oluyor.

Yıllarca insanların acımasız sözlerine, iğrenç bakışlarına maruz kalmak getirdi beni bu hâle.

Kendimi sevmek için ne kadar uğraşırsam uğraşayım onlar hâlâ oradalar, hâlâ bana bakıyorlar.

Kilolu olmak mıydı bütün suçum yoksa çirkin olmak mı bilemedim hiç bir zaman. Beni sırf dış görünüşüm yüzünden dışlayan insanlar her ikisi içinde suçladılar beni.

Böyle olmayı ben seçmemişken üstelik, kocaman bir hata olmayı ben istememişken beni böylesine acımasızca suçlamaları damarlarıma aşıladı ölümü.

İster inanın ister inanmayın ancak ne kadar çok istedim asla bilemeyeceksiniz. Normal bir insan gibi olmayı, herkes gibi yaşamayı ne kadar çok arzuladım.

Ne kadar çok uğraştım ve ne kadar çok acı çektim beni asla anlamayacaksınız. Ben yaşarken ölümü tadarken ve kendi hayatımı parmaklarının ucunda oynatan insanları bir köşeden tiyatro izlermiş gibi izlediğimi, yüzümde ki mutluluk dolu maskeyi çıkarıp gece başımı yastığa koyarken kendi halimle kaldığımda ne kadar çok ağladım asla bilmeyeceksiniz.

Alışırım sandım, bu başlıca bir hata ya zaten.

Asla alışamadım, öyle ki o iğrenç sözler ve iğrenç bakışlar bir bir işledi bedenime. Ucu zehirli bir okmuşcasına.

Vazgeçmek istemezken ve hayata tutunmak için çabalarken işte o insanlar kestiler benim umuttan halatımı.

Boşlukta süzüldüm, hâlâ süzülüyorum.

'Ben, ölüme çeyrek kala
vazgeçtim her şeyden.
Ben, o çeyrek kalada tanıdım seni.
Ancak ölüm saati geldi.'

Yeniden başlamayı ne kadar denedim bilemezsiniz.

Ben yaşarken yaşamayı ne kadar arzuladım, anlayamazsınız.

Ölmek için çok fazla nedenim varken ben hâlâ yaşıyorum, elimden daha fazlası da gelmiyor artık.

*
*
*
*

19.02.2021

ölüme çeyrek kala°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin