Bir Saniyenizi Reca Ediyorum :)

3.6K 282 42
                                    

Selamlarrrrrrrrrr !!!

Şimdi eğer bunu fark ederseniz hayırdır ne bölümü demeyin :) Ya da özel  bölüm gelecekti o  zannedip olmadığını anlayınca bana sövmeyin :)

Sizce Barış Nazlı'yı ilk gördüğünde ne hissetmiştir? Alın size cevabı!!!

Tabi bayram değil seyran değil bu yazarın derdi ne demeyin :) Gururla bildiriyorum ki bu tembel yazar Otuz Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor'a eklemeler yapıyor :)

Hah bir de unutmadan... Fark ettiyseniz bölüm voteları arasında inanılmaz bir fark var. Hani diyorum heyecanla okurken arada vote vermeyi unutmuş olabilir misiniz :P

Bir kontrol etmenizi rica etsem :)

Ve artık susar sizi Barış'la baş başa bırakırım!!!

Keyif alırsınız umarım :)

*****************

Müsaade edin size hayattaki en zor şeylerden birini söyleyeyim: Sıkışıp kalmak!

Tam da böyle hissediyordum! Sıkışıp kalmış gibi… Bazen öyle bir hale bürünüyordu ki bu durum nefes almakta zorlanıyordum.

            Yeni bir döneme başlamışken heyecanlı olmam beklenirdi. Oysa ben en ufak bir heyecan kıpırtısı bile hissetmiyordum. Hayır hayır, işimden nefret falan ediyor değildim. Aksine işime âşıktım! Yıllarımı verdiğim bir uğraşın sonunda elde ettiğim başarıya burun kıvırıyor falan değildim. İstanbul’un en köklü üniversitelerinden birindeki, en genç öğretim üyelerinden biriydim. Hakkımı teslim edip ara sıra bununla gurur bile duyuyordum. Ara sıra! Yani kendime acımayı bıraktığım ender zamanlarda! Emin olun kendime acımak için geçerli sebeplerim vardı; ama bunlardan bahsetmek için henüz hazır değilim.

            Ne diyordum? Ha,  sıkışıp kalmak… Fare kapanına kuyruğunu kıstırmış bir farenin o acınası çaresizliği… Bir amfi dolusu öğrencinin yarısından fazlasını oluşturan genç bayanların hayran bakışları arasında kendimi bir fareyle özdeşleştirmiş olmam ironik farkındayım. Ama Allah aşkına! Tam olarak da bundan sıkıldım! Hayran gözlerle, elleri çenelerinde beni seyreden hülyalı, genç hanımlardan! Bunda bu kadar abartılacak ne vardı, biri bana da en yakın zamanda anlatsa iyi olacaktı. Zira, bu durumdan fazlasıyla sıkılmıştım.

            Tam da bu ruh halindeyken fark ettim arka sıralarda eğlenen bakışlarla önce sınıfı, ardından da beni süzen aşina olmadığım yüzü. Bu sınıfla görevimdeki ilk yılımda tanıştığım hesaba katılırsa, üçüncü sınıfların içinde tanıdık gelmeyen bir simaya rastlamak şaşırtıcıydı. Yatay geçiş öğrencilerinden biri olup olmadığını merak ederken, karşımdaki kadının muzır bakışları hem düşüncelerimi hem de dikkatimi dağıttı. Onlar nasıl bir çift bakıştı öyle! Birer düğme gibi yüzüne monte edilmiş iri, masmavi ve muzır ışıltılarla parlayan bir çift göz… Ve her ne kadar suratını çevreleyen kâkül ona çocuksu bir hava katsa da bu kadının yirmilerinin sonunu sürdüğüne yemin edebilirdim. İşte bu ilginçti! Sınıfımda yeni bir öğrenci vardı ve hemcinslerinin aksine hayran bakışlara beni süzmüyordu. Ağlamak istiyordum! Tabi, mutluluktan! İşin esprili yanı bir tarafa dikkatimi toplayıp, bakışlarımın takıldığı birkaç saniyenin ardından başımı çevirdiğimde yeni öğrencimin kim olduğu sorusu zihnimde asılı kalmıştı.

************

Otuz Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor (Kitap Olarak Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin