Kaçış günü

43 7 18
                                    

Gözlerimi açtığımda hiç sevmediğim bu yerin tavanına bakıp gülümsedim. Bugün hayırsız oğluma nah çekecektim. Burada kalamazdım. Beni nasıl mahkemede kendine bakamayan biri olarak gösterirdi? Şerefsiz'in mirasımda gözü vardı. Bu gece planım gerçekleşecekti. Bu huzurevinden kaçıyordum. Bugün okuldan birkaç gönüllü çocuk gelip bize piyano çalacaklardı. Elbette dinlemek isterdim ancak Mustafa Bey' e kur yapmak gibi daha önemli işlerim vardı.
Plan şöyleydi gece olunca Bunak arkadaşımın yanına gidecek birinci katın balkonundan kimse görmeden kaçacaktım.
Şimdi siz gençler beni yargılayabilirsiniz. Yani, yaşlanmışsın sonun gelmiş işte kabul et otur oturduğun yerde diyebilirsiniz diyorum. Ama son model arabamda, çılgın renkli saçlarımla dünyaya veda edebilecekken neden bu ruhsuz yerin yatağında, tavana bakarak öleyim? Yapamadığım şeyleri yapmak istiyordum. Ölümü bir kere hissedince gerisinin önemi kalmıyordu çünkü. Şey gibi bu 'yarın diyet yapacağım son kez tatlı falan yiyeyim.' işte bunu ölüme ve yaşlılığa uyarlıyorsunuz sonra ortaya benim gibi bir çatlak karı çıkıyor. Adım Naz. Oğlum tarafından buraya hapsedildim. Güya kendime bakamıyormuşum. Şimdi mali varlıkların onun kontrolü altında. Ama ben ihtiyarlığımı yapıp banka yerine yastık altını seçtim. O henüz bunu bilmiyor. Henüz:D

Neyse işte nasıl kaçtığıma dönelim. Yaşlıların ortak salonunda toplanmış çocukları dinliyorduk. Alkolsüz kokteylini almış Mustafa'nın yanına oturdum. Flört işlerinde eskimiştim ama önceden o kadar zor değildi. Şimdi de öyle olmasını diliyorum. Önce bacağımı bacağına yaklaştırdım. Rahatsız olup sırtını dikleştirmişti. Bu işler insan yaşlı olunca komik oluyor. Zaten bizim Musti' de iş bitmişti hdksjdlf.
"Mustafa bey" dedim hafif cilveyle.

Mustinin gözleri fıldır fıldır olmuştu.

"Efendim Naz hanım." Parmağımı kolunda gezdirmeye başladım.(Çok utanç verici-her şey burdan çıkmak için)

"Bugün beni odanızda misafir etseniz hiç fena olmazdı aslında biliyor musunuz. Sadece sizle ben Mustafa'cığım hayal edin. Pek hoş olurdu açıkcası."

"Tabii gelin."dedi heyecanla.Bu şimdi ölmesin lan. Yok yok ölmez. Yani inşallah canım. Huzur Evi sonuçta burası. Ölse de birşeycik olmaz.

Başardım ulan. Tamam heyecan yok. Önce pipirik bir kocayı ayakta uyutmam lazım. Gösteri de o sırada bitince koşa koşa odama döndüm. Hemen yastık altını topladım. Kıyafetlerimi bavula yerleştirmişti zaten. Çok bir şey götürmüyordum çünkü bunlar baya yaşlı işiydi.

Akşam olduğunda Mustafa Bey'in odasına sessizce adımlarımı attım. Kapının önüne gelip kapıyı tıklattım.
Kapı anında açıldı. Bu da işine gelimce her şeyi duyuyor!

"Hoş geldiniz Naz Hanımcığım" dedi titreyen sesiyle.

"Hoş bulduk Mustafa Bey."

"Ne istersiniz?" Arkasındaki şişelere baktım. Yuh .cidden. Yuh. Bunlar nerden çıktı böyle. Yanına yaklaştım. Omuzlarını kendime doğru çekip okşadım. Fısıltıyla.

"Siz şimdi burada oturun." Dedim gözlerimle yatağı işaret ederek. Ben bir balkona çıkıp geliyorum.

Mustafa sorgulamadı.

"Tabii Naz hanımcığım."

Balkona geçtim elimdeki çantayı aşağı attım. Bu gece için her şey ayarlıydı. Parayla ayarladığım güvenlik geldi korkuluklardan inmeme yardım etti. Her şey tıkırında işliyordu. Tam kapıya yaklaşmıştık ki... Başka bir güvenlik gördük.

"Nereye gidiyorsunuz!?"

Çatlak Karının MaceralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin