3. BÖLÜM "KAÇIŞ"

278 17 9
                                    

Her insanın yaşadığı enleri vardır. En mutlu anı, en çaresiz anı, en kötü anı. Şu zamana kadar yaşayabileceğim tüm enlerimi yaşadığımı düşünürdüm. Ama yanılmışım. Haytım boyunca en çok şaşırdığım anı yaşıyordum ve birde şaşkınlığın yanına pişmanlık duygusuda eklenebilirdi.

Şuan.

Atlas.

Lanet olsun.

Bulunduğum şaşkınlık halinden çıkmamı sağlayan şey telefonumun zeminde çıkardığı kırılma sesinden çok içeride bulunan onlarca insanın hep bir ağızdan


"Aramıza hoş geldin Azra!" diye neşe içinde bağırmasıydı.

Bana gülümseyen suratlarıyla boş boş bakmayı sürdüren insanlara anlamsızca bakıyordum.

Atlas buz kesmiş bedenimi kolumdan tutup içeriye doğru çektiğinde, dokunduğu yerler alev alıyordu.

Dokunduğu yerlerin alev alması gibi kalbimde alevler içindeydi ve kalbimi kaplayan buz kütlesi eriyordu.

Daha önce hiç hissetmediğim duyguların tuzağına düşüyordum.

Neydi bu hissettiğim?

Sevgi mi? Nefret mi? Özlemek mi? Hayır.

Hissettiğim şeyi en güzel tanımlayacak olan kelime pişmanlıktı belkide. Buraya hiç gelmemeliydim.

Birde hissettiğim şey hiçti. İçinde kaybolunabilecek büyüklükte olan koca bir hiçti.


Beni büyük bir salona sürüklediğinde o gün gördüğüm ve hala adlarını bilmediğim grubun yanına doğru ilerledik, Atlas'la.

"Kuzenim Azra ile tanışın," bu sesin sahibi Atlastı.

Kuzeni.Azra. Zoraki gülümsedim. Atlas beni çoğunlukla kızların olduğu bir bölüme bırakınca içim azda olsa rahatlamıştı. Sarışın ve adının Ezgi olduğunu öğrendiğim ama umursadığım söylenilmeyen bir kız bana bir şeyler sormaya başladığında Atlas bunu fark etmiş olacak ki kolumdan tutup beni boş bir odaya sürükledi, içeridekilerin sesi azda olsa geliyordu.

Odaya girdikten sonra kapıyı büyük bir sinirle hızlıca kapatıp yanıma geldi, duvara ittirdi.

Sırtımın sertçe duvara çarpmasıyla soğuk içime işlemişti. Canım yanmıştı ama şu anda umrumda olan şey bu değildi. Umurumda olması gereken şeyde bu değildi.

Ne yapıyordu?

Bana doğru yaklaştı, bedeninı bedenime bastıracak kadar yakın olduğumuzda başını boynumun girintisine yasladı.

Nefesini boynumda hissediyordum.

"Küçük fahişe" diye fısıldadı. "Hiç bir şey belli etmeyeceksin" ses tonu sertti.

Hızlıca devam etti "kuzenim gibi davranacaksın ve bu bizim bir anlaşmamız olacak"

Boynumu yavaşça öpmeye başladı "Eğer birine anlatacak olursan, videoların." Nefes aldı. "Onlar yeniden yayılır ve bu sefer kaçacak yerin kalmaz" beni öpmesini istemiyordum. Hatta öpüşleri tiksinmeme bile neden oluyordu, onu özlememiştim.

"Yani anlayacağın hayatın benim ellerimde, küçük fahişe."

Sözleri canımı yakıyordu. Haklıydı hayatım onun ellerindeydi. Ses çıkartmadım.

HİSSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin