yine kül oldu aciz bedenim

300 36 4
                                    

" Bugün kasaba meydanında gördüm sizi. Hani tam ortada süs havuzu var ya, küçük çocukların birkaç bozukluk atarak dilek tuttukları yer, tam orada oturuyordunuz. Arada çocukların dileklerine kulak veriyor, önünüzden geçen herkese o tapılası tebessümünüzü sunuyordunuz.
Bir çölün vahası olan gülüşünüz tüm dileklere bedeldi de benden başka kimsenin haberi yoktu.
Bir an içimden bir ses cebimdeki son bozuklukları sırf sizi daha yakından görmek için kullanmamı söyledi. Lâkin oraya gelecek gücü ne kendimde ne de ayaklarımda bulabildim.

Ben diyeyim beş siz diyin on dakika sonra havuzun biraz uzağına küçük bir oğlan çocuğu geldi. Yoldan geçen kişilerin burun kıvıracağı veyahut da yanından geçerken çantalarını daha sıkı tutmalarına sebep olacak birisiydi. Tabii benim gözümden değil, insanların gözünden. Çocuk, çocuktur lâkin insanoğlu yine şaşırtmadı.
O küçük, çocukların havuz başında oynamalarını, dilek tutup eğlenmelerini öyle büyük bir istekle izledi ki onu izlerken canım çıkacak zannettim.
Bakışlarından masumiyet akan küçüğün eline kimsenin birkaç bozukluk sıkıştırmadığı, ellerini önüne bağlayıp çekingen çekingen havuz başına yaklaşmasından belliydi.
Sonra sen denk geldin bu çocuğa, önce küçüğün hareketlerini izledin, sonra dudağın titrer gibi oldu. Tüm evren sallandı zannettim o titremeyle.
Gözlerin doldu Jeongguk, o çocuğun ürkekliği göz oldu yaşlarına.

Dayanamadın kalktın, küçüğün yanına doğru ilerledin. Çocuğun karşısına gelince dizlerinin üzerine çöktün ve o minik avucunu ellerinin arasına aldın. Tüm dünya avucunun içindeymiş gibi sımsıkı tuttun o minik elleri.
Yavaş yavaş ilerlediniz havuzun yanına. Çocuğu görenler başta pek bir irkildi tabii. Hemen havuzun kenarı boşaldı.
Çiçek kokan ceplerinden çıkarttığın bozuklukları küçüğe uzatarak bir şeyler mırıldandın.
Önce gözlerini kapattı sonra ellerini önünde birleştirdi ardından senden aldığı bozuklukları öyle büyük bir heyecanla havuza attı ki ben bile Tanrı'ya yalvardım küçüğün dilekleri kabul olsun diye.
Sonra bir şey oldu mehlikâm. İçime korlar düştü, kül oldum sanki.
Sarıldın küçüğe. Saçlarını öpüp kokladın, bu sefer de o küçük çocuk olmak istedim.
Kızma bana, senin baktığın, elinin değdiği her şey olasım geliyor.
Bedenim titriyor sana ulaşamadığım her saniye de.

O canımı alan sarılmanın ardından küçük çocuk hızlıca uzaklaştı süs havuzunun başından. Sen onun arkasından bakakaldın ben de senin arkandan..."

dildârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin