a special episode

155 15 11
                                    

Jimin, gözüne yüksek dozda güneş girdiği için kıpırdanmaya başlamıştı.

En başından başlayalım.

Gecenin meçhul bir saatinde, Yoongi'nin kolları arasında kaybolmuş bir şekilde uyuyan Jimin kabus görerek uyanmış ve dakikalarca ağlamıştı. Belki de saatler sürmüştü ama yalan olmasın diye öyle söyledim çünkü Jimin ağlarken Yoongi'ye her dakika yarım asır gibi geliyordu. Canından can gidiyordu.

Jimin'i sakinleştirdikten ve çokça da öptükten sonra Yoongi gözünü bir saniye bile kırpmamış, sabaha kadar sevgilisini izlemişti. Bazen gözüne giren saçını geriye taramış, bazen kirpiklerini saymış, bazense başka bir yerde duyumsamasının imkansız olduğu kokusunu solumuştu. Ama hep tedirgindi bunları yaparken, uyandırmaktan korkuyordu. Oysa Yoongi, bilseydi ki Jimin sevgilisinin her temasında daha da rahatlıyor, daha huzurlu bir uyku çekiyor; elini bir saniye ayırmazdı saçlarından.

Şimdi ise gece kadar güzel olan sevgilisinin yüzüne güneş vuruyor, manzarasını eşsiz bir boyuta taşıyordu. Jimin ışık yüzünden kıpırdanıp sevgilisinin göğsüne daha da sokulduğunda Yoongi sıkıca sardı kollarını minicik sevgilisine. Jimin'in kafası Yoongi'nin boynuna gömülü, Yoongi'nin kolları sıkıca sarılıyken bir tebessüm yerleşti ikisinin de dudaklarına. İkisi de biliyordu en huzurlu sabahları hep böyle, onlar birlikteykenki sabahlarıydı.

Jimin uykulu, biraz sersem ve çokça da mutlu çıkan sesiyle mırıldandı, "günaydın hyung."
Yoongi ise, çoktandır uyanık olduğu için sesi gayet normal bir tondaydı.
"Günaydın sevgilim."

Onlara kalsa bir ömür bu şekilde kalabilirlerdi ama Jimin kendini biraz geri çekerek hyungunun yüzüne baktı. Gözleri hafif şişmiş, biraz uykusuz görünse de ışıl ışıl bakıyordu.

"Uyumadın mı sen?" Jimin yatakta doğrulurken sordu.

"Gece ne gördüğünü anlatacak mısın?" Jimin son zamanlarda çok fazla huzursuzdu. Huzursuz uykular uyuyor ve sık sık kabuslar görüyordu. Görünürde hiçbir şey yoktu. Her sabah güne gözlerini birlikte açıyorlar ve her gece de en son birbirlerini görüyorlardı. Beraber yemek yiyor, beraber film izliyor, beraber nefes alıyorlardı. Mesela Jimin okuldan, Yoongi ise işten dönünce Jimin bütün gününü sanki tekrardan yaşıyor gibi anlatıyordu, Yoongi ise hiç sıkılmadan dinliyordu sevgilisini. Heyecanlanınca yükselen ses tonuna ve elleriyle heyecanını belirten hareketler yapmasına ise bayılıyordu. Yoongi ise hastalarıyla olan şeyleri pek anlatmazdı. Çoğu can sıkıcı olaylardı. Ama ara sıra çok güzel şeyler yaşanıyordu ve Yoongi bunları anlatıyordu.

Ama bir şeyler vardı yine de. Jimin'i huzursuz eden bir şeyler. Yoongi ise sırf o huzursuz diye huzursuz oluyordu. Kabuslar yüzünden Jimin'in her mutluluğunda, her sevincinde kısacası her anında biraz hüzün biraz endişe ve biraz da korku vardı.

Sevgilisine hiçbir zaman anlatmamıştı gördüklerini, yine anlatmayacaktı. Hepsi mutluluğunun bozulmasından korktuğu için gördüğü şeylerdi.

"Gece neden uyumadın." Anlatmayacağım demenin kaçamak yolunu seçmişti Jimin. Suskunluk oyunu oynuyordu ve sevgilisi de onun bu oyununa katılmaya karar vermişti.

Jimin, yatak başlığına yaslanmış halde olan Yoongi'nin göğsüne yattı ve sevgilisinin kendininkine nazaran oldukça büyük olan elleriyle oynamaya başladı. Bayılıyordu ellerinin uyumuna. En çok da Yoongi'nin çıkık damarlarının üstüne basarak onlarla oynamak hoşuna gidiyordu.

serendipity | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin