I

444 33 8
                                    

''Senden iğreniyorum.'' dedi acımasızca. Jimin'in hayatında duyduğu en soğuk, en ürkütücü ses tonu buydu belki de. ''Ben,'' dedi Jimin tüm acizliğiyle ''ben bir şey yapmadım.''

Korkuyordu Jimin, hayatında hiç korkmadığı kadar korkuyordu hatta. Jimin sevdiği adamdan korkuyordu. Bu hissin acizliğini tanımlamak, kelime gibi basit ifadelerle anlatılamazdı...

Yoongi'nin durumu da farklı sayılmazdı. O da korkuyordu, en az Jimin kadar. O da sevdiği adamı kendinden korumaya çalışırken incitmekten korkuyordu. Fakat Yoongi neden korksa bir şekilde o korktuğu eylemi gerçekleştirirdi. Yine yapmıştı. Jimin'i incitmişti.

Jimin o an kendinden tiksindi, ''ben,'' sustu iki saniye kadar. Ömür gibi geçen iki saniyenin sonunda gözlerini sevdiği adamın gözlerine sabitledi, ''kirli miyim?''

Yoongi o an beyninden vurulmuşa döndü. Zamanı geriye almayı, bazı şeyleri hiç söylememiş olmayı diledi. Geç kalmıştı Yoongi, zaman geriye alınamıyordu ve söylenen yanlış sözler telafi edilemiyordu. ''Hayır,'' demesine kalmadan Jimin ayağa kalktı ve gözlerinin dolmasını engelleyemeyerek yürümeye başladı. Hızlandı daha sonra. Koşmaya başladı bir anda. Eve varana dek koştu. Nefesinin kesilmesi önemli değildi o an için. Bacaklarının halsizliği mesela, Jimin bunları düşünecek durumda değildi.

Banyoya koştu hızla. Sıcak suyu açtı ve küveti doldurmaya başladı. Annesi hep kaynar suyun mikropları öldürdüğünü söylerdi. Suyun içerisine annesinin evi temizlerken sıklıkla kullandığı çamaşır suyundan döktü bolca. Annesi ''çamaşır suyu olmadan ev temiz olmaz'' derdi, titiz bir kadındı. Kıyafetlerini hızla çıkardı ve küvetin içine girdi. Saatlerce vücudunu ovdu. İkna olmadı temiz olduğuna. Daha çok ovmaya başladı. Çamaşır suyu yüzünden aşınan cildi şimdi kanamaya başlamıştı. İnce ince akan kan, suyu kızıla boyarken Jimin hâlâ temiz hissetmiyordu. Transa geçmiş gibiydi sanki. En sonunda tüm bedeni yorgun düştüğünde elinde olmadan gözleri kapanmış ve uykuya geçmişti.

Tüm bunların yaşandığı sırada ise annesi endişelenmeye başlamıştı. İşten döndüğünden bu yana yaklaşık üç saat geçmişti ve oğlu henüz banyodan çıkmamıştı. Kaç kez seslendiyse de sesini bir türlü duyuramamıştı. Kapıyı yumruklamış, bağırmış ama oğlundan cevap alamamıştı. Son çareyi oğlu gibi sevdiği Yoongi'yi aramakta bulmuş, Yoongi de telefonu alır almaz evden çıkmıştı. Çok geçmeden sevgilisinin evine geldiğinde annesi kapıyı açmış ve olanları anlatmıştı.

>>><<<

''Yedek anahtarı var mı?'' umutsuzca kafasını sallamıştı annesi.

''Başka çare yok o halde, biraz geriye çekilir misiniz?'' Yoongi biraz geriledikten sonra tüm gücüyle kapıya tekme atmış ve ikinci seferde kırmayı başarmıştı. Kapı açılır açılmaz banyoya koşan annesi Jimin'i kırmızı bir suyun içinde ve gözleri kapalı görünce dehşete düşmüş, hemen ambulansı aramıştı.

O sırada Yoongi, kendine lanet okumakla meşguldü.

Ambulans gelene kadar Yoongi Jimin'e bornozunu giydirmiş yatağına taşımıştı. Ambulans geldiğinde hızla hastaneye götürülmüş, yaralarına pansuman yapılmış ve nihayet kendine gelmişti.

Özel odaya alındığında doktor Jimin'in annesini yanına çağırmış ve ikili odada baş başa kalmıştı.

''Hyung,'' dedi Jimin, biraz yorgun biraz kırgın çıkan sesiyle. ''Artık temiz miyim? Benden iğreniyor musun hâlâ?''

Yoongi ne diyeceğini şaşırmış, gözleri dolmuş ve bir kez daha kendine lanet etmişti.

''Özür dilerim Jimin. Ben öyle demek istememiştim, inan. Ben sadece,'' boğazındaki düğüm konuşmasına engel olunca sustu. ''Ben sadece seni kendimden uzak tutmak istemiştim. Seni kendimden korumak için.''

''Hyung, soruma cevap vermedin.''

''Değilsin Jimin. Senden hiçbir zaman iğrenmedim ve iğrenmem de. Ben sana meleğim derken nasıl senden iğrenebilirim ki?''

Jimin anlamıyordu. O zaman niye öyle demişti mesela. ''Yoongi, ben oraya nasıl gittiğimi inan bilmiyorum. En son okuldan çıkıp eve gidiyordum. Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum. Gözlerimi de seninle açtım zaten. Uyandığımda seni öyle görmek,'' yutkundu Jimin ''korkutucuydu. İlk defa senden, sevdiğim adamdan korktum. Kolların en güvenli yerim, gözlerin yuvamken ben yuvamdan korktum Yoongi. Anlayabiliyor musun?''

''Özür dilerim Jimin. Biliyorum, affedilmesi zor bir şey ama beni affeder misin?''

Jimin cevap veremeden kapı açılmış ve annesi odaya girmişti. Endişe ve korkudan harap olmuştu kadıncağız.

''Bebeğim, sanırım birkaç gün burada kalmamız gerekecek. Cildin çok tahriş olmuş ve'' söyleyip söylememekte kararsız gibi duruyordu. ''Yarın psikiyatr randevun var.''

Yoongi yine kendine lanet etmeye başlamıştı. ''Kes şunu hyung, sabahtan beri kendine lanet okuyup duruyorsun.'' Jimin'in dışındaki iki göz şaşkınlıkla açılmıştı. Jimin sevdiği adamın kalbindeydi. Kalbinin sesini bile duyabiliyordu bu nedenle.

Yoongi'nin yüzüne istemsiz bir tebessüm yerleşti. 'Kalbimin içindesin Jimin...'

>>><<<

serendipity | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin