———
Kirishima evden çıkalı baya oluyordu ve ben, özenle hazırladığım küçük masanın başında, salonda, elimde tuttuğum kadehle birlikte sevgilimi bekliyordum.
Bana yaptığı ve hissettirdiği onca şeyden sonra, güzel bir tebriği hak ettiğini düşündüğüm için özenmiş ve onun en sevdiği yemeklerden yaparak, baş köşeye de en sevdiği şarabı yerleştirmiştim.
Fakat akrep 3'e vuruyordu lakin Izuku hâlâ evde yoktu.
Titrek bir nefes aldım ve dolan gözyaşlarımın, yanaklarımdan süzülmesine izin verdim, kalbim ağrıyordu.
Burnumu çektim ve sol elimin tersiyle gözyaşlarımı silerek sağ elimdeki kadehi masanın üzerine bıraktım. Hayat da sanki, kadehi masanın üzerine bırakmamı bekliyormuş gibi, kapının açılma sesi eş zamanlı olarak evin içerisinde yankılandığında nefesimi tuttum.
Geldi.
Kırık kalbim, ritmini Izuku'nun eve girmesiyle bozarken anında burnuma gelen sabun kokusuyla kaşlarımı çatmadan edemedim.
Izuku klasik, otellerde kullanılan sabunların kokusundan nefret ederdi. Öyle ki, tatile çıktığımız zamanlarda bile kendi sabununu yanına götürürdü fakat şimdi, neden her yer sabun kokuyordu?
Dudaklarımı birbirine bastırdım ve zihnimde yanan koca tabelayla, ellerimi yumruk etmeden duramadım. Başkasının yanından geliyordu.
"Katsuki, hala uyumadın mı?"
Kalın sesi, kulaklarımda çınlayıp düşlerimden ayrılmama neden olurken, ilk defa duyduğum bu ses tonu, kalbimin hızlanmasını değil de, üzerime büyük bir yorgunluk çökmesine neden olmuştu.
Izuku, çaprazımdaki koltuğa oturup, orta sehpanın üzerindeki yemeklere bakarak ve kaşlarını çatıp meraklı bir ses tonuyla "Kutlama mı var?"diye sormuş, ardından da bana bakmıştı.
Ben ise sessiz kaldım, cevap vermedim ve loş ışığın altında gözüken yüzüne baktım.
Ağlamak, etrafı dağıtmak ve bu siniri üzerimden atmak istiyordum lakin yapamıyordum işte, bir şey beni tutuyordu ve ben yapamıyordum.
"Bu saate kadar neredeydin, tüm gün boyunca evde yoktun?" diye sorduğum da zümrütlerinin koyulaştığını ve vücudunun gerildiğini fark ettim Izuku'nun.
"Bir arkadaşımla birlikteydim, neden soruyorsun?" dediğinde kaşlarımı çattım. Neden hangi amaçla sorduğumu merak ediyordu?
"Benden sakladığın bir şeyler var mı, Izuku?" Sorusunu görmezden gelip, anlık bir cesaretle her şeyi belirleyecek o mühim soruyu sormuş ve içimden, belki affedebilirim, düşüncesini geçirmiştim aptalca.
Bir daha yapmacağına dair söz verip, benden özür dilerse onu affedebileceğimi düşünmüştüm lakin Izuku.. benden özür diler miydi?
Izuku'nun bakışları donuklaşmış, elleri vücudunun bir yanında bana öylece bakıyorken yutkunmadan edemedim ve dudaklarımı aralayıp "Sessiz kaldığına göre, saklıyorsun." dedim.
Kaşları çatıldı önce ardından elini sinirle saçlarına götürüp karıştırdı ve "Ne demeye çalışıyorsun?" dedi hışımla. Ben ise buna karşılık olarak, omuzlarımı silktim ve yeniledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love ıs gone| Katsudeku
Fanfictionçünkü; yemin ederim kalbim artık kaldırmıyordu. [ short story ] 221219