Devasa boyutlardaki odada büyük bir karmaşa hakimdi. Genç omegalar oradan oraya koşuşturuyor, camın önünde dikilerek dışarıyı izleyen omega için hazırlık yapıyorlardı. Bir tanesi henüz terziden getirtilmiş zümrüt yeşili gösterişli elbiseyi yatağın üzerine bırakırken bir başkası ürkek adımlarla pencere kenarındaki omegaya yaklaştı. "Efendim, elbiseniz getirtildi. Bir an önce giyinmelisiniz, konuklarınız gelmek üzeredirler."
Prens Jeongguk girdiği düş aleminden hızla uzaklaşarak arkasına döndü. Arkadan onu izleyen omeganın başını eğmeye vakti olmadığından onunla yüz yüze gelivermişti. Efendisi güzeldi, bunu herkes bilirdi ki Jeon Jeongguk dillere destan bir güzelliğe sahipti ama yine de onu ilk kez görmüş gibi şaşırmadan edemedi. Yüzünde henüz boya yoktu, o zaten fazla boya da sürmezdi ancak gece uyuyamadığı şiş gözlerle bile bu kadar güzel olması hizmetli omega erkeğini yine de şaşkına çevirdi. "Çok güzelsiniz..." diye fısıldadı elinde olmadan.
Jeongguk ona hayranlıkla bakan bakışlara karşı sıcak bir şekilde gülümsedi ve bebek mavisi geceliği içerisinde bir meleği andırıyorken omeganın omzunu hafifçe sıktı. "Teşekkür ederim."
Omega onun sesiyle yaptığı densizliği fark ederek dehşete düşmüş, hızla başını eğerek bir adım geriye atıvermişti. "B-ben, eh, şey... hazırlanın lütfen." demişti hızla. Eğer birileri onun Prens Jeon'nun gözlerinin içine baktığını, ona hadsiz bir şekilde iltifat ettiğini görseydi başını sarayın avlusuna asarlardı. Neyse ki alçakgönüllü efendisi yaptığı densizliği bile alttan alabilmişti.
Oysaki Jeongguk bu küçük iltifatla yumuşacık oluvermişti. Ona pek iltifat eden olmazdı, beğenen bakışları ise göremezdi çünkü ailesi dışında gözlerinin içine bakabilen pek az kişi vardı. O tüm ihtişamına rağmen birkaç küçük söze ihtiyaç duyuyordu ister istemez.
Ona biraz olsun iyi gelen bu sözle derin bir nefes almış ve beyaz geceliğinin tülleri bile güzel yürüyüşünü etkileyemeden giyinme kabinine geçmiti. Askıya asılı olan elbisesini oradan aldı ve hafif titreyen parmaklarıyla üzerine geçirdi. Aslında giyinmesine daima baş yardımcısı Jimin yardım ederdi ancak Jimin sabahtan beri ortalarda görünmüyordu. Jeongguk onun aslında kendisinin yapması gereken işleri hallettiğine emindi. Bu yüzden içeriye doğru seslenerek bir kişiyi çağırmış ve sırtındaki iplerin bağlanmasıyla dışarı çıkmıştı. Adımları aynalı masaya doğru ilerledi ve karşısındaki koltuğa oturdu.
Tam o sırada kapı açılmış, prensin beklediği kişi odaya girmişti. Jimin içeriye girmesiyle diğerlerini odadan çıkarmış ve prensle baş başa kalmıştı. Yavaşça yanına ilişti ve masanın üzerindeki tacı dalgalı saçların üzerine yerleştirdi. Elleri prensin iki omzunu kavrıyorken ışıl ışıl gülümsedi aynada göz göze geldiği bedene.
"Kusursuz görünüyorsunuz, prensim."
Jimin, şüphesiz Jeongguk'u en çok tanıyan kişiydi. Onun birkaç küçük söze olan ihtiyacını biliyor ve karşılamaktan çekinmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherry Blossom|Taekook
FanficJeon Jeongguk, doğumundan itibaren yaşadıkları yüzyılın deltasına eş olmak için eğitilir. Ancak Delta Kim Taehyung, öğrendiği hiçbir şeyle bağdaşmaz. omegaverse. Historical/Kingdom