(Selam, Öncelikle buraya. Yeni Dünyam'ın, ilk bölümüne hoşgeldin.🤍)
(Başlama tarihlerinizi alalım🤍)
18 gün önce
Üşüyorum.
Yarısına kadar suyla dolu, içine buzlar atılmış bir küvetteyim.
Kafamı sudan çıkartıp nefes almaya çalışıyorum ama sanki kısacık su seviyesinde boğuluyorum.
Bir yerlere tam tutunacakken ellerim kayıyor ve tekrar suya düşüyorum. Ve çırpınışlarım kafama çarpan buz parçaları eşliğinde kaldığı yerden devam ediyor.
Ancak hiçbir yerim ıslak değil, aksine kupkuruyum. Çünkü küvette falan değilim, boğulmuyorum.
Küvet, kafamın içiydi.
Boğulmama sebep olacak o buz parçaları, yapmam gereken seçimlerdi.
Ne yapmam gerekiyor? Ya da nereden başlamalıyım? Ne yapacağımı bilmiyordum ancak bir yerden başlamak zorundaydım. Çünkü başka bir seçeneğim yoktu.
Koskoca Elisa'da 8 kişiyi nasıl bulacaktım? Bulsam bile ilk nereden başlayacaktım?
Ya bir hata yaparsam? Ya birinin ölümüne sebep olursam?
Yarın akşam Aça ortaya çıkacak ve koruyucuların sembolleri oluşacak. Yarından itibaren koruyucuları hemen bulmam gerekiyor fakat hangisini nereden bulacağıma dair hiçbir fikrim yok.
Düşünceler beynime nüfuz edip beni daha da kafayı yeme derecesine getirecekken bir sesle kendime geldim.
"Baba!" Bu saatte burada ne işi vardı bunun? Umarım ruh evinden kaçmasıyla ilgili mantıklı bir açıklaması vardır.
"Baba, cevap verecek misin? Yoksa neden ruh evinden kaçtığımı anlatmamı mı bekliyorsun?" dedi ve hızlı bir şekilde odaya daldı. Eşyalarını kapının yanına yerleştirip bulduğu ilk koltuğa kendini attı.
Anlaşılan baya koşmuştu çünkü epey ter içinde kalmıştı. Bu çocuk hiç büyümeyecek mi?
"Bu halin nedir evlat?" Soruma karşılık dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı. Kim bilir ne işler çevirmişti.
"Baba." Dedi, uzanıp ellerimi nazikçe kavrarken. "Ufak bir tartışma oldu sadece. Ayrıca kaçmamın sebebi zırvalıklardan başka bir şey değil."
"Fiziksel tartışmalara her zaman karşı duruyordun, ne oldu da fikrin değişti?' Tespitim onu şaşırtmış olmalı ki kaşlarını şaşırmış bir edayla havaya kaldırdı. Açıklama beklediğimi fark edince hemen anlatmaya başladı.
"Zırvalıklardan kastım tabiki de Aça. Ruh evinde yine Aça'nın ortaya çıkmasıyla ilgili saçma sapan şeyler söylüyorlar ve bu saçmalıkları sorgusuz sualsiz kabul etmemizi bekliyorlar." Bu konuda ona bir şey söyleme hakkım yoktu çünkü son 18 yıldır bu konu çığırından çıkmaya başlamıştı artık. Bazen sistemler öylesine saçma bir hâl alır ki, aklımı kullanmamızı kader karşısında yüzme bilmeyen birinin yüzmeye çalışmasına benzetirler.
Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.
"Ben de dayanamadım ve kaçtım. Gardenya'dan tam çıkacakken yol üzerinde bir kız gördüm. Sarmaşıklarla kaplı bir duvarın önünde duruyordu ve bildiğin onlarla konuşuyordu. Bazen eğilip sarmaşıkların dibinde çıkmış çiçeklerle dertleşiyordu. " Bu noktada gözlerindeki şaşkınlığı oldukça belliydi. Sanki hâlâ gördüklerine inanamıyor gibiydi.
"Ben de yanına gittim. Sonrasında ani bir tepki verdi ve bana saldırmaya çalıştı. Tabi o sırada orada bulunan herkes etrafımıza toplandı. Kız da o an bir şekilde ortadan kayboldu.
Bu benzetmeler birisine öylesine benziyordu ki.
"Kolunda yeşil bir dövme var mıydı? Ya da buna benzer birşey?" Sağ kaşını kaldırdı istemsizce, hatırlamaya çalışıyordu. Bir süre düşündü ve tekrar bana döndü.
"Sağ bileğinde yeşil, parlak bir şey vardı. Gözüme çarpmıştı ama o an ona odaklanamadım. Zaten sonrasında ortadan kayboldu."
Kalbimdeki kilitlerden biri açılmıştı. Zira o kilitlerden biri; Doğanın Koruyucusu'ydu.
"Saçma bir şekilde de olsa Doğanın Koruyucusunu buldun evlat."
"Saçma sapan dövmesi olan aklını kaçırmış bir kız da olabilir, biliyorsun değil mi?"
Ayağa kalkıp kitaplığa doğru ilerliyordum ki; "Baba, hani Aça ortaya yarın akşam çıkacaktı?"
Ayağım kaydı ve saçlarımdan tutup tekrar buzlu suya soktular. Nefes alamıyorum, boğuluyorum!
Ruhum sanki bedenimden ayrılıyordu. Psikolojim alt üst olmuştu. Gerçekle sanrı arasında koşuyordum günlerdir.
Lakin bunlar sözümü tutmak için engel değildi, tutacağım ve intikamını alacağım güzelim.
Herşey başa sarıyor. Bu acı dayanılacak gibi değil!
"Sana haddini aşma demiştim, profesör!" Sesin bir tonu yoktu. Karanlıktan doğan bomboş bir sesten ibaretti
Ve kafamın arkasında tekrar bir acı...
Tekrar buz ve sessizlik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEZEGEN KORUYUCULARI I - KAOS
FantasyVarlığından haberdar bile olunmayan 8 gezegen... Bu gezegenleri korumakla görevli 8 koruyucu ve tam aksine yok etmek ile görevli 8 gözcü. Nesillerdir bu düzen devam ediyordu ve koruyucular görevlerini yerine getiriyordu. Ancak bir hata yapıldı. Ger...