-v. everybody is lit but why do i feel like this

555 106 86
                                        

mikky ekko - chasing daylight

mikky ekko - chasing daylight

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Haftaya beraber laboratuvar dersi için partner seçmeye şimdiden başlasanız iyi edersiniz çocuklar! Boşta kalmış kimseyi görmek istemiyorum, sonraki dersimizde görüşürüz."

Kimya öğretmeni Bay Lee her duyduğumda büyük bir karın ağrısı yaratan sözleri söyleyip sınıftan çıktığında kafamı önümde duran sıraya vurmak istedim. Jimin ile aynı sınıfta olmamamızın en kötü yanlarından birisi de buydu, partner gerektiren ödevler olduğunda ya bütün yükü bana yıkacak olan umursamaz birisiyle ya da o günkü dersi kaçırdığı için olaylardan haberi olmayan birisiyle eş olmak zorunda kalıyordum. Avuç içimi alnıma bastırıp sırama çizilmiş şekillere bakarken bütün sorumluluğu bana yıkmaya çalışacak biriyle eş olmamak için -özellikle de Kim Bongcha, partner olduğumuz son seferde onu neredeyse boğacaktım- Tanrı'ya dua ettim.

"Kim Taehyung," sol tarafımdan yükselen kız sesini duyunca temkinlice sesin kaynağına doğru döndüm. Eunha ile tribünlerde otururken kitap okuyan kızdı bu, onunla aynı sınıfta olduğumuzun farkına yeni varıyordum. Bana doğru yaklaştı ve elini uzattığında çekinerek de olsa karşılık verip elini sıktım. "Park Kyungsoon. Benimle partner olmak ister misin?"

Bir an için dünyadaki her şeyin ışıldamaya başladığını sandım, üzerime müthiş bir rahatlık çöktü ve zihnimi kemirip duran düşüncelerim bir anda yok oldu. Onu sima olarak hiç tanımıyor olsam da ismini daha önce duymuştum, notları yüksek olan öğrencilerden birisiydi. Problemli birisi değildi, beni sorumlulukların altında ezmeye çalışmayacak ya da sinir krizileri geçirmeme sebep olmayacaktı.

"Ee, şey kimya dersinde pek iyi olmadığımı biliyorsun değil mi?" diye sorduğumda içimdeki ses nazik olmanın hiç sırası olmadığını haykırıyordu ve düşününce epey de haklıydı.

"Sorun değil." diye cevapladı. Küt kesilmiş siyah saçları, alnına düşen kahkülleri ve taktığı mor çerçeveleri gözlüğü ile pek göze çarpan birisi değildi ama ona bakarken otoritesinin hakimiyetine girmiş gibi hissediyordum. Güçlü bir aurası vardı. "O müzik aletini ustaca çalabildiğine göre sana talimatları verdiğim sürece üstesinden gelebileceğinden eminim. Ayrıca seninle konuşup anlaşmanın çok da zor olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden kimyada ne kadar iyi olduğunun bir önemi yok."

"Teşekkür ederim." diye mırıldandım. "Piyano çaldığımı nereden biliyorsun?"

Dudaklarının kenarında bir gülümseme oluştu. "Eh, gerçi sosyal becerilerin ve farkındalığın hakkında biraz çalışmaya ihtiyacın var."

Sonra da arkasını dönüp sınıftan çıktı. Sırtını izlerken kaşlarımı çatmış ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum.

we are not (just) friendsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin