55 - Kaderin Darbesi II

244 69 20
                                    

Onlar konuşmayı bititrken Cehennemin kapısı tekrar belirdi. Grup hızla cehennemi terk ederken evin içine tekrar gelmişlerdi. Rahatlama hepsinin vücudunu sararken ziyafet için herkes bir işin ucundan tutmuştu. Zed gözlerini kapatıp derin bir uykuya kucak açarken kaderin darbesi inmek için son saatlerini bekliyordu... 

Habersizce mutluluklarını süren grup zor bir seçimle sınanacaktı. Peki ya seçimleri ne olacaktı?

Kader acımasızca planlarını yapmış beklenen darbe an ve an yaklaşırken Zed'in içi huzursuzluk doluydu. Sanki olacakları önceden hissetmişcesine kapanmıyordu yorgun gözleri...

Herkesin yardımıyla sofra kurulurken herkesin gözlerinde büyük bir heyecan vardı. Ne kadar olmuştu aynı sofraya oturup hasret kaldıkları sıcak muhabbetten ayrı kalalı? Yirmi ay geçmiş olmasına rağmen onlar için işkence dolu bi asır gibiydi. Bernald yine boşboğazlılığını konuştururken hasret dolu bakışlar yerini alaya bıraktı.

"Usta sensiz boğazımdan bir lokma bile geçmedi. Artik rahatlıkla yemek yiyebilirim."

Lean kendisiyle sürekli uğraşan bu ufaklığın açığını kaçırmamak için gözlerindeki alayı sözlerine de bulayarak konuşmaya başladı.

"Sen ve iştahsızlık... Hepimiz Zed'in öldüğü gün...konuşmayı keserken kanlı canlı yanlarında oturan dostuna bakarak silkelendi. Yani öldüğünü sandığımız gece hırsız sanıp herkesi ayağakaldıran sendin."

Zed kalkan kaşlarıyla can alıcı soruyu sordu.

"Nasıl yani?"

Lean alaycılığın tonunu git gide arttırırken o ama geri dönmüş gibiydi... Kısa bir beklemenin sonunda herkes olayı hatırlamış kıkırtılar sofrayı kaplamıştı. Bernald devam edersen öldürürüm seni adlı bakışlarını yollarken karşısındaki gencin geri adım atmaya niyeti yoktu.

"Gece duyduğumuz seslerle hızla silahlarımızı aldık yavaşça mutfaktan gelen sese yoğunlaştık. Boğukboğuk gelen seslerin yanında tak tak sesler geliyor. Gizlice bakarken bir de ne görelim? Bu salak çırağın ağlaya ağlaya dolaptaki tüm yemekleri mideye gönderiyor. Bir yandan da usta diye böğrünüyor. Dolaptaki yiyeceklere baktık resmen ağzına kadar dolu dolapta kalan tek şey bir parça etti. Onu da elinden zor aldık."

Lean bastırdığı kahkahayı serbest bırakırken Bernald hariç herkes gülmekten kıpkırmızı kesilmişti. Yemek bütün eğlencesiyle devam ederken boşalan tabakların yerine yenisi geliyor, yüzlerinden gülümseme eksik olmuyordu.

Herkes sofradan kalktığında kanepelere geçip muhabbetlerine devam ettiler.

"Usta hele Lois ablayı görecektin nasıl kıpkırmızı oldu sinirden. Öyle bir katliam yaptı ki biz durdurmasak koca kıtayı silip süpürecekti."

Lois çatık kaşları ve utangaç simasıyla tıslarcasına Bernald'a baktı.

"Seni baş belası velet!"

Onun hiddetli sesini duyan Bernald ürkse de ustasına bakarak endişesinden kurtuldu. Tam bu sirada neşeli kahkahaların yerini kan dondurucu bir aura kapladı...

Derin bir sessizlik ortama çökerken içlerine dolan huzursuzluğa tezat kapkaranlık gökyüzünde tek bir bulut dahi yoktu.

Zed'in içini kaplayan huzursuzluk artarken yanında kımıldamadan duran hareketsiz arkadaşlarıyla biçimli kaşları derince çatıldı...

Hiçbiri hareket etmeden nefes bile almadan donmuş heykeller gibi duruyor bu durum Zed'in içine endişe tohumlarını serpiyordu.

Adım sesleri evin dışından gittikçe yakına gelirken tek hareket eden kendisiydi...

İblisin Yükselişi (devam kitabı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin