~Karanlık~

283 72 188
                                    

Uzun soğuk koridorun sessizliği içine işlemişti. Yanıp sönen florasan lambalar kalp atışlarını hızlandırıyordu. Sessizliğin gizemi içini kemiriyor merak duygusunu dizginleyemiyordu.

Ne ara bu kadar cesur olmuştu halbuki çoktan sessizliği bozan çığlıklarını salmalıydı. Nedense sonradan farketti ilerlediği koridorun sonunda kendisini oraya sürükleyen bir şey olduğunu...

Uzun hastane koridorunu çıplak ayaklarla adımladı. Koridorun sonundaki odanın önüne geldiğinde içeriden gelen sesler onu daha da  ürkütsede kendine engel olamayarak kapıyı açtı. Gördüklerini idrakta zorlandı. Gözleri fal taşı gibi açılmış midesine kramplar girmeye başlamıştı. Gördüklerini beyni Bi türlü kabullenemiyordu.

Bir ameliyathaneye gelmişti. Yeşil örtüler, tepeden lambalar, Bi sürü alet edavatın bulunduğu bir ameliyathane idi. Onu daha çok şaşırtan ise en yakın arkadaşlarının da içeride olmasıydı hemde elleri yüzleri kan içinde... Arkadaşları onu görünce sessizliğe bürünmüş ona bakıyorlardı. Sonra içlerinden biri sessizliği bozup gülmeye ve onu çağırmaya başladı:

-Ne duruyorsun orada gelsene hadi! dedi ağzında ki kanı silerek...

Birden masa da yatan kişiye gözleri gitti. Aklı dolandı sendelemeye başladı. Bu nasıl olurdu? Masada ki kızın her tarafı neşterle doğranmış parça parça edilmişti. Arkadaşlarının ellerinde ki et parçalarının masada ki kıza ait olduğunu anlayınca uzun Bi çığlık attı lakin sesi çıkmıyordu. O yeri göğü inleten sesinden eser yoktu. Midesi bulanıyor ama kusamıyordu.

Arkadaşları kaldıkları yerden devam ediyordu. Etleri parça parça koparıp ağızlarına atıyorlardı. Ne olmuştu bu nazik kibar kızlara bir canavara dönüşmüşlerdi. Engel olmak istiyordu onlara yoksa Bi şaka mı diye düşündü. Selin yapardı arada bu tür şakaları. Hatta Bi ara Vampir kostümü giymişti. Sağı solu belli olmazdı.

Şuurunu kaybetmemek için kendini zorladı mantıklı düşünmeye çalıştı. Vardı elbet bununda açıklanacak Bi tarafı diye düşündü. Artık tahammül edemiyordu karşısındaki manzaraya... Ellerini gözlerine siper etmiş köşeye doğru giderken yere bişey damladığını hissetti. Ses duvarda yankılanıp beynindeki bütün nöronları sarstı. Zorla olsa da gözünü açıp bakmaya çalıştı.


Kan..! İliklerine kadar dondu. Gözlerini yerden kaldırıp damladığı yeri ararken kıpkırmızı olan ellerini gördü. Bu nasıl olurdu? Gözlerini ellerinden çektiğinde ise masanın başında yerini almış Bi vaziyette buldu kendini...

Yıllarca sayısız anı biriktirdiği arkadaşları ile şimdi aynı masanın başında Bi kızın etlerini yemek üzere toplanmışlardı. Midesine giren kramplar arttı. Kendini tutamayacağını anlayınca ellerini ağzına kapattı. Kan tadı geldi ağzına hafif demirimsi keskin Bi tat... Tükürmeye başladı ağzındakileri ne ara bu kadar kan yutmuştu, Bi türlü bitmiyordu.

Midesine son giren krampla sendeledi masanın köşesinden zorla tuttu. Kulakları kahkaha sesleriyle doluyordu. Arkadaşları kendilerinden geçmiş Bi şekilde gülüyorlardı. Asıl tuhaf olan ise kulağına gelen kendi kahkaha sesiydi.

Aklı kendiyle oyun oynamaya başlamıştı galiba. Başını kaldırıp sesin geldiği yöne bakmak istedi. Saçlarını aralayınca gözlerinin önüne masada yatan kızın yüzü geldi. Fal taşı gibi açıldı gözleri. Bu nasıl olurdu? Açık duran gözler kendisine bakıyordu. Tekrar bulandı midesi, tekrar döndü başı ve yavaşladı her şey... Kahkahalar, damlayan kanların şırıltısı... Hepsi durdu birden...

Kendisiyle araları iyi değildi. Daha sabah kantinde az daha birbirlerine giriyorlardı. Çirkefçe üzerine yürümüş:

-Sevgilimle Bi daha kesişirsen senin için iyi olmaz!

-Ne işim olur senin sevgilinle? diyecekken Selin araya girmiş Bi güzel paylamıştı:

-Egonu öyle beslemişsin ki karakterin aç kalmış! Defol git elimden Bi kaza çıkmasın! Bi daha da o ağzını açma!

Kolundan tutup zorla uzaklaştırdı. Susmazdı normalde ama yaptığı yakıştırma ona çok ağır gelmişti. Konuşsa bişey dese oradakiler gerçekten bişey var sanıp kaynatacaklardı. Sonraya saklamak üzere içine atmıştı ama bahçeye geçince dedikodunun içinde bulmuştu.

Etrafında ki herkes Bi yorum yapıyordu:

-Bazı lobları eksik kızın...

-İğrenç Bi insan...

-Sırığın önde gideni....

Susmak istemişti ilk başta kimsenin arkasından konuşmayı sevmiyordu. Ne söyleyecekse yüzüne söylerdi herkesin... Bu sefer dayanamamış gitmişti araya:

-Haddini aştı artık... O yılan dilini koparacam onun...

Devamında herkes kendi içindekileri dökmeye başlamış, kalplerindeki öfke dillerine de vurmuştu.
 
Şimdi karşısında idi o öfke duyduğu kişi hemde kanlar içinde... Sabah ki dediklerini düşündü olayları birleştirmeye çalıştı olmuyordu eksik bişeyler vardı.

Kanlar artık her yere yayılmaya başlamıştı. Arkadaşları Bi gülüp Bi ağlıyorlar, yüzleri ise silikleşiyordu. Masanın kenarından daha sağlam tutundu. Ayaklarına kaydı bakışları Bi çukur oluşmaya başlıyordu yerde. Derinleşen çukura sarkacağını anlayınca son bir umutla masaya daha sıkı tutunmaya çalıştı. Elleri ihanet etti bıraktı kendini...

Halının üstünde buldu kendini. Sanki 5 katlı Bi binadan yere çakılmıştı. Elleri acıyordu üstüne düşmüştü. Aniden aklına gelen şeyle gözlerini açtı fırlayıp kalktı. Kan arıyordu yerlerde. Göremeyince sevindi. Acıyan ellerini dizini umursamadı bile...

"Çok şükür rüyaymış!" dedi kendi kendine. Toparlanmaya çalıştı ise de başaramadı. Halen daha etkisinde idi. Titreyen elleri ile su doldurmaya çalıştı. Zor da olsa başardı sonunda.

Boğazından aşağı inen hafif ılık suyu hissetti. Rahatlamaya ihtiyacı vardı. Olduğu yere yığıldı. Daha fazla taşıyamıyordu kendini...

-Tak! Tak! Taaaakkk!

Odanın kapısı hızla çaldı ve peşine hemen açıldı. Abisinin silueti göründü  kapıda. Peşine lambayı yakmak için abisinin duvara vurarak anahtarın yerini bulmaya çalışan elinin sesi.. Yere düşerken, suyu doldurmaya çalışırken çok fazla ses çıkarmıştı. Yeni farkına varıyordu gerçekten uyanmıştı.

Buradayım demeye bile hali yoktu. Çölde su gören birinin sevinci vardı gözlerinde. Yalnızlık ve karanlık daha da yakıyordu canını... Abisi koşup hızla kardeşine sarıldı. Yumuşacık Bi sesle:

-Geçti! dedi. Saçlarını okşayıp sakinleştirmeye çalıştı. Yerden kaldırıp yatağa oturttu. Sandalyenin üzerindeki poları da usulca giydirdi. İncitmeye korkar Bi hali vardı.

Kardeşinin gözlerinde ki korkuyu okuyabiliyordu. Şu an ona bişey sormak onu tekrar şoka sokabilirdi. Saçlarını tekrar okşayıp doldurduğu suyu içirdi. Yastığını düzeltip uyuması için omuzuna dokundu. İstemsizce uzandı yatağa. Abisi yorganı üzerine güzelce örttü. Gözlerine bakıp:

-Tamam! Geçti! Hadi uyu bakayım. dedi. Bardağı bırakırken annesinin kapıda olduğunu farketti. İçeri girmeye hazırlanan annesine doğru yürüyüp fısıldadı:

-Sonra konuşursun. Bırak uyusun! deyip kapattı ışığı.

Geriye sadece koyu Bi karanlık ve derin derin nefesler kalmıştı...

ᐯEᖇᗩ-ᑌᒪ ᐯEᖇᗩHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin