Sabah uyandığımda kafamın çok fena ağrıdığını hissetmiştim. Dünkü olanları hatırlayınca daha çok sızlamaya başladı. Saate baktığımda saatin 8 olduğunu farkettim. Erken uyanmışım.
Sakın bu olaylardan sonra nasıl erken uyandın demeyin.
Değişik çocuğum ben.
Yerimden kalkacağım sırada ayağıma bir şey batmasıyla olduğum yere sıçradım.
Tabi ya, dün o sinirle etrafı dağıtmıştım.
Hemen duvarımdaki Hyuna'nın posterlerine baktım.
Şükürler olsun onları yırtmamışım. O posterler benim en değerli şeylerimden birisi.
Diyorum ya, en büyük hayranı olabilirim.
Ama Byul-yi posterlerden daha değerli benim için. Hayatımın anlamı o.
Yatağımdan kalkıp dikkatlice hiçbir yere basmamaya çalışarak banyoya gittim ve yüzümü yıkadım. Annem işe gittiği için sabah kahvaltımı ben yapacağım.
Kadın zaten sabah erken kalkıyor, bir de bana kahvaltı mı yapacak?
Tabi ki de alçakgönüllü ben bunu kabul etmedi ve her sabah kahvaltıyı o yapıp yiyor.
Mutfağa gidip bütün pankek malzemelerini çıkardım ve yapmaya başladım. O sırada ablamın odadan çıktığını duydum. Mutfağa geldiğini hissettiğimde yüzüne bile bakmamıştım.
"Ben okula gidiyorum, sen gelecek misin?"
Utangaçla konuştuğunu sesiyle anlamıştım.
"Ben gelmiyorum."
"Niye? Okulu kaçırmanı istemiyorum."
"Hiçbir zaman umrunda olmazken kalkıp bana bunu demen o kadar saçma ki! Merak etme zaten benden nefret etmeni anlıyorum. Nasıl olsa sevdiğinin yanında seni rezil ettim. Şimdi okula git tamam mı?"
"Bak sadece ağzımdan kaç-"
Bunları derken yanıma geldiği için ona bağırarak konuşmaya başladım.
"İnsanlar bazen sakladıkları şeyleri ağzından kaçırırlar! Sen de sakladığını ağzından kaçırdın! Benden niye nefret ediyorsun anlamıyorum! Her istediğini yapıyor. Babam seni ihtiyaçsız bırakmıyor. Her istediğin olurken derdine bak! Sen o adam uğruna beni kaybettin. Senden nefret ediyorum! Babamdan da nefret ediyorum! Şimdi sen bunu da babama yetiştirirsin. Hatırlıyorsun değil mi küçükken her yaptığım şeyleri babama ispiyonlardın. Hatta kendi yaptıklarını benim üstüme atardın! Ama umurumda değil anlıyor musun! Babamın ne diyeceği ve senin ne hissedeceğin umurumda değil! Ben yaşıyorsam annem için yaşıyorum. Annemden başka hiçbiriniz beni korumadı. Sizin yüzünüzden ben sinir hastasıyım, sizin yüzünüzden krizler geçiriyorum ben."
Ablamın yüzüne söylediğim için ağlamıştı.
"Bunları yaşadığını bilmiyordum ablacığım."
Bana sarılacağı sırada geri çekilip ona baktım.
"Şimdi siktir git ve bir daha yanıma bile yaklaşma!!"
Ablam son kez yaşlı gözleriyle bana bakıp gitti.
Her ne kadar beni sevmiyor olsa da ağlayarak evden çıkmasına kıyamadım ama bir şey de demedim. Ağlamamalıydım çünkü bugünün tadının kaçmasını istemiyordum.
Pankekimi pişirip tabağa koydum ve üstüne bal döktüm. Başka birşey yemek istemediğim için pankeki yemeye başladım. Yerken de telefondan İnstagram'a girdim. Pankeki bitirdiğimde tabağı alıp tezgaha koydum. Bulaşık yıkamayacağım.