1.BÖLÜM

58 11 2
                                    


     Bazen hayatımızda anlam veremediğimiz ve neden böyle olduğunu bilmediğimiz olaylarla karşılaşırız. Bilmiyorum, belki de bana öyle geliyordur. Ancak tam şu an burada, böyle bir durumun içerisinde olduğumu hissediyorum.

     Gözlerimi yavaşça araladım ve kusursuz bir maviliğe sahip olan gökyüzünde gezdirdim gözlerimi. Görünürde tek bir bulut dahi yoktu. Vücuduma değen serin esintileri hissetmem ile birlikte kendime gelirken ufak bir panik tüm bedenime yayıldı. Neredeyim ben? Aklımı saran bu soru ile birlikte bir hışımla doğrulurken göğsüm hızla yükselip alçalıyordu. Ellerim zemindeki kuru çimleri sıkarken bunun farkında bile değildim. Gözlerim ilk önce ellerimin arasında ezilen çimlerle buluşsa da daha sonrasında hızla etrafımda gezindi.

     "Neler oluyor, bu lanet yer de neresi böyle?"

     Bakışlarım kulağıma dolan bu erkek sesinin geldiği yöne döndüğünde aklımda burada yalnız olmadığım vardı ve bu iyi bir şey olmalıydı, yani sanırım. Tıpkı benim gibi yeni ayılmış ve bir şeyleri çözmeye çalışıyormuş gibi görünüyordu. Ve sadece o da değil, sağında iki beden daha uzanıyordu ki onlar da gözlerini yavaş yavaş aralıyordu.

     "Aman Tanrı'm, başım!"

     Yavaşça doğrulan kız, bir yandan da başını tutuyordu ve surat ifadesinden acı çektiği anlaşılabiliyordu. Diğerleri de kendine gelmeye başlamışken ben, bir yandan sessizliğimi sürdürüp bir yandan da ayağa kalktım. Bakışlar bana dönerken her ne kadar korkmuş olsam da bunu belli etmemeye çalışarak diğerlerine baktım.

     "Siz de kimsiniz?"

     Bunu soran kız hızla ayağa kalkarken diğer iki kişi de ayağa kalktı. "Adım dışında hiçbir şeyi hatırlamıyorum." Dedi sarı saçlı kız ve ekledi. "Betty, evet, adım bu." Kızın sözlerini işitirken ister istemez kendi adımı ve anılarımı düşünmeye başladım. Bu, bu nasıl olabilir? Gerçekten de adım dışında hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Diğerleri kendi adını söyleyene kadar adımı kendime saklamaya karar verdiğim sırada "Kevin" dedi oğlan. Sert duruşu ve kasları ile her ne kadar korkusuz görünmeye çalışsa da korkusu belli oluyordu. Gözler bu defa diğer kıza dönünce kız, başta tereddüt etse de "Mary" diyebildi. Tabii şimdi de gözler bana dönmüştü. Başta panik yapsam da hızla kendimi toparlamaya çalıştım ve aklımda gezinen o ismi söyledim. "Jason"

     Kısa sürede herkes düşüncelerini, sorularını ve endişelerini sesli bir şekilde söylemeye başlayınca tek korkan kişinin ben olmadığmı anladım. Zaten bu durumda korkmamız çok doğaldı bence. Sonuçta herkes bir gün bilmediği bir yerde, tanımadığı üç kişinin yanında gözlerini açmıyordu dimi? Herkes konuşmaya devam ederken adının Mary olduğunu öğrendiğim kızın sözleri hepimizi susturdu. "Bu tuhaf görünümlü çadır birden mi ortaya çıktı, yoksa biz mi fark etmemiştik?"

     Mary'nin bakışlarını takip ederek arkamı döndüğümde hiç beklemesem de büyük çadır ile karşılaştım. Muhtemelen yaşadığımız o büyük panikle fark edememiştik. "Sizce içeride ne var?" Betty'nin sorduğu bu soru ile içimdeki merak tohumu filizlenirken Kevin, "Neden gidip öğrenmiyoruz?" Diye sordu ukala bir tonda ve çadıra yaklaşmaya başladı. Ondan aldığım cesaret ile ben de yürümeye başlayınca kızların da arkamızdan geldiğini hissedebiliyordum.

     Kısa süre içerisinde çadıra giren Kevin'in peşinden içeri girdiğimde küçük bir şaşkınlık yaşadım. Çadırın ortasında parlak bir madeni para süzülüyordu. Dördümüzde süzülen paranın etrafında duruyorken istemsizce elimi havaya kaldırım ve aynı anda dördümüz de paraya dokunduk.

 

ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin