🍀
Genç kız, antrenmanından yeni çıkmıştı. Vücudu yorgundu, beyni allak bullaktı. İçini kasıp kavuran bir heyecanın tutsağıydı. Buna rağmen deniz kenarında oturmuştu. Yüzüne vuran buz gibi havaya bile aldırış etmeden incecik kıyafetlerle soğukta oturmaya devam etti.
Calliope, Shield tarafından yetiştirilen genç ajanlardan biriydi. Yarın ise bu genç ajanların içinden tek bir kişi seçilecekti Avengers ekibiyle iletişim halinde olması, hatta onlarla birlikte operasyonlara katılması için. Bu da Calliope için rüya gibi bir durumdu. Uzunca bir süredir hiçbir şeyi bu kadar istememiş, hiçbir şey için bu kadar heyecanlanmamıştı. Yine de mutlu sayılmazdı, çünkü seçilenin kendi olmayacağına neredeyse emindi.
Şansa inanırdı Calliope, hele de iyi şansa. Her ne kadar iyi şans hayatı boyunca hiç yanına uğramamış olsa da yine de içinde bir yerlerde bir gün bu zincirin kırılacağını umut ediyordu. Yarınki seçmeyi düşünüp duruyordu. "Sadece bir parça şansa ihtiyacım var." Diye mırıldandı usulca. "Ya da bir mucizeye. Zaten ikisi de aynı şey değil mi?"
Bir süre daha orada düşünceler içinde oturdu. Bir yanı öylesine umutluydu ki umarsızca hayal kurmaya engel olamıyordu ama beyni ona durmadan fısıldıyordu bu seçmenin kazananı olamayacağını. Bu iki uç noktanın arasında durmadan mekik dokuyordu düşünceleri. En sonunda üşüdüğünü hissetti genç kız, oturduğu taşın üstünden kalktı ve yürümeye başladı. Hasta olursa seçmelerde hiç ama hiç şansı olmazdı, hayatı boyunca beklediği şansın onu bulması için biraz yardımcı olmaktan zarar gelmeyeceğini düşünüp yürümeye başladı.
Bakışları yerde, umutsuzca yürürken gözüne küçük bir parıltı ilişti. Şehrin ışıklarının yansımasında parıldayan küçük bir kolyeydi. Calliope eğilip yerden kolyeyi aldı. Bir hayat ağacı kolyesiydi. Ağacın üstünde baş parmağını usulca gezdirdi, soğuk metali teninde hissettiği anda içini bir ürperti sardı. Ardından da hapşurdu, hasta olmak üzereydi. Kendine söylendikten sonra elindeki kolyeyi ne yapacağını düşünmeye başladı, pahalı bir şeye benzemiyordu fakat yine de biri için önem arz ediyor olabilirdi. Elindeki kolyeyi yarın sabah kayıp eşya dükkanına bırakmak için yanına aldı.
Tam on adım kadar ilerlemişti ki kendine doğru kavga ederek gelen genç bir çift gördü. Karşıdan gelen kadın o kadar sinirliydi ki üstündeki montu çıkarıp adamın suratına fırlattı. "Al bu hediyeni de beni aldattığın o kadına ver."
Kız koşarak kaçıp gittiğinde adam elindeki ceketle birlikte öylece durup kalmıştı. "İyi de ben seni aldatmadım ki."
Callie adamın yanından geçerken, onu durdurmasını beklemiyordu. Adama baktı. "Bana mı seslendiniz?"
Adam ceketi havaya kaldırdı. "Buna ihtiyacınız var mı? Çünkü artık benim ihtiyacım yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐚𝐤𝐞 𝐘𝐨𝐮𝐫 𝐎𝐰𝐧 𝐋𝐮𝐜𝐤 • 𝐀𝐯𝐞𝐧𝐠𝐞𝐫𝐬
Fanfiction#MartÇılgınlığı2021 Kazananı.✨ "Sen çok yeteneklisin, inatçısın, fedakarsın ve cesursun. Bu da seni şanslı bir insan değil, bir kahraman yapar Callie."