Ciel sebastian odasından çıkınca yatağa oturdu ve parmaklarını dudaklarına götürdü yaptıklarının hepsini ani iç güdüyle yapmıştı ama şimdi çok utanıyordu yüzü kızardı kendini yatağa atıp yüzünü yastığa bastırdı utancından yatakta bir sağa bir sola dönüyordu.
Sebastian odasında oturmuş boş boş bakıyordu hâlâ olayın şokundaydı hızlıca kendini toparladı ve mutfağa gidip akşam yemeğini hazırlamaya başladı yine de aklı kısa ve yumuşak olan öpücükle doluydu
cielin ne yapacağını merak etmiş o yüzden sorusuna cevap vermemişti ama bunu o bile beklemiyordu biraz durdu ve gözlerini kapatarak kendini toparlamaya çalıştı sanki doğduğundan beri süs olarak vücudunda duran ve hiçbir işlevi olmayan kalbi ısınıyordu kalbi atmazken bile içinde böyle hissetmek biryerlerde bir yanlışlık var gibiydi
elini atmayan kalbinin üstüne getirdi atıp atmadığını kontrol etmek için bir değişiklik yoktu hâlâ kalbi atmıyordu bir süre kalbi elinin üstünde durdu artık işine odaklanmalıydı toparlanıp yeniden yemeği hazırlamaya başladı
ciel kıpkırmızı olmuş yüzüyle yataktan kalkıp camın önüne geldi hava kararmaya başlamıştı biraz yürüyüş yapabileceğini düşündü ve odasından çıktı merdivenlerin başına geldiğinde mey-rin yerleri siliyordu efendisini görünce telaşlanıp elindeki viladayı yere düşürdü sesle irkilip yere almak için eğildiğinde Finny'nin silinmiş yeni yerlerden ayağı kaydı ve düştü finny'nin düştüğünde çıkardığı sesle korkan mey-rin'inde ayağı kaydı ve yere düştü sesleri duyan sebastian hemen yanlarına koştu finny'nin düştüğü yer çökmüştü ciel bu olanları merdivenin başında durmuş ifadesiz bir suratla izliyordu artık alışmıştı tek eksik Brad'dı derken mutfakta büyük bir patlama oldu ciel derin bir iç çekip bahçeye çıktı
olaylar olurken hava karamış ay gökyüzünde yerini almıştı biraz bahçede yürüyüp beyaz güllerin yanına geldi ay ışığında çok güzel parlıyorlardı derin bir nefes alıp başını aya kaldırdı ve gözlerini kapattı Sebastian'ı düşündükçe kalbi hızlanıyordu hâlâ duygularından tam emin değildi ama Sebastian'ın onu heyecanlandırdığı gerçeğini hiçbir şey değiştiremezdi acaba sebastian şu an ne düşünüyordu Sebastian'a hediye ettiği öpücük ona ne hissettirmişti çok merak ediyordu atmayan kalbinde neler dönüyordu
esen sert rüzgarla gözlerini açtığında yanında Sebastian'ın durmuş onu izlediğini fark etti geriye doğru irkilerek ona baktı iyi ki düşüncelerini sesli söylememişti sebastian ciel ona bakınca gözlerini kaçırdı * efendim yemek hazır* hâlâ yüzüne bakmıyordu ciel sırıtıp biraz yaklaştı sebastian yutkundu ciel Sebastian'ın bu hallerini görmek çok hoşuna gidiyordu keşke kızarmasında şahit olabilseydi
* soruma şimdi cevap vermek ister misin ? * devam etti * yoksa hâlâ ne demek istediğimi anlamıyor musun ? * bu sefer sebastian sırıtıp cielin yüzüne eğildi bunu beklemeyen ciel kızarıp geri çekildi sebastian biraz daha yaklaşıp cieli belinden yakaladı ve kendini çekti ciel büyümüş olabilirdi ama hâlâ Sebastian'dan kısaydı ciel daha da kızardı
* evet efendim bana tuhaf hissettiriyorsunuz sanki yaşıyormuşum gibi *
dedi ve cieli bıraktı cielin kızarmış yüzüne bakarak gülümsüyordu * amanın kıpkırmızı olmuşsunuz yoksa ateşiniz mi var? * ciel Sebastian'ınn alanındaki elini itip malikaneye gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hissedilen | sebaciel
Fanficciel 19 yaşına gelmiştir sebastian için adını bilmediği duygular hissediyordur,aynısı sebastian içinde geçerlidir ikili zamanla duygularının farkına nasıl varacak ?