Lizzy cielin karşısında oturmuş yere bakıyor ve hiç konuşmuyordu neşeli ve hiç susmayan elizabeth'ten geriye tek bir iz bile kalmamıştı o an cielin içini bir korku sardı hayatta korktuğu şeylerden biri de Elizabeth'i kaybetmekti ailesinden geriye sadece o kalmıştı
* lizzy ..... Neden konuşmuyorsun * lizzy başını kaldırıp ciele baktı gözlerinin altında morluklar vardı teni çok solgun görünüyordu yemek yemediği yorgunluğundan belliydi * doğru mu * biraz sesiz kalıp devam etti * nişanımızı bozarken ciddi miydin? * ciel konuşamıyordu her ne kadar cevap vermek istese de kelimeler ağzından çıkmıyordu yavaşça kafasını
salladılizzy'inin gözünden birkaç damla yaş döküldü o kadar sesizdik sadece uykusuz gözlerinden yaşlar dökülüyor ve derin nefesler alıyordu ciel telaşla yerinde kıpırdandı ne yapacağını bilmiyordu elizabeth göz yaşlarını sildi * ciel önemli değil.... Beni sevmemen sen mutlu olduğun sürece önemli değil bunun en başından tek taraflı bir sevgi olduğunun farkındaydım sadece bunu görmezden geldim düşündüm ki zamanla beni seversin ciel hayatta çok fazla acı yaşadın ama zorda olsa bunların altından tek başına kalktın ben seni mutlu etmek istedim acılarını unutturmak istedim bencilce her gün beni sevmeni diledim *
elizabeth'in yüzünde acı bir gülümseme vardı elini ciele uzattı * ciel ben hâlâ seni mutlu etmek istiyorum nişanlınken bunu başaramadım bu sefer arkadaşın ve ailenin bir parçası olarak seni mutlu etmeme izin verir misin * dedi ciel tereddütle elizabeth'in uzattığı eli tuttu ve sıktı
Elizabeth Tekrar gözyaşlarına boğulmuştu ama bu sefer yüzünde mutlu bir gülümseme vardı * çok rahatladım bir an arkadaşlığımı kabul etmeyeceksin diye korkmuştum*
cielin korkusu yavaş yavaş geçti ve kendini zorlayarak yüzüne küçük bir tebessüm kondurdu * elizabeth özür dilerim ve teşekkür ederim *
*ciel özür dileme sen özür dilenecek bir şey yapmadın * ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi * şimdi gitmeliyim sonra görüşürüz ar-ka-da-şım * son kelimeyi heceleyerek ve belirterek söylemişti elizabeth odadan çıktığında ciel derin bir nefes aldı kalbi çok ağrıyordu ve acı duygusu dışarı çıkmak için
yalvarıyordu kapı çaldı ve sebastian içeri girdi * efendim leydi elizabeth gitti ve sizin de sargılarınızı değiştirmemiz gerek *elindeki merhem ve sargı bezleriyle ciele yaklaşıp önünde diz çöktü yavaşça cielin boynundaki sargıyı açtı yaranın kenarları morarmış pıhtılaşmış kan yaranın üstünde toplanmıştı yavaşça merhemi yaraya sürdü öncekine göre ciel ses çıkarmıyor veya acıyla yerinde kıpırdanmıyordu sadece boş gözlerle duvara bakıyordu sebastian sargı işlemini bitirince efendisine baktı
* efendim kendinizi iyi hissetmiyor musunuz? Bir sorun mu var * ciel Sebastian'a döndü ve başını Sebastian'ın omzuna yasladı gözlerini yere dikmiş konuşuyordu.
* çok saçma o kadar şey yaşadım o kadar çok acı çektim o zaman bile ağlamak istememiştim ama şimdi içimdeki bir şey dışarı çıkmak istiyor sanki ağlarsam rahatlayacakmışım gibi * sebastian elini kaldırıp cielin sırtına koydu ciel irkilmişti ama hareket etmedi ya da bir şey söylememişti
* efendim ağlamak kötü veya utanılacak bir şey değil insanların bazen duygularını göstermeye ihtiyacı vardır o yüzden lütfen ağlayın * bu sözlerle birlikte cielin gözleri dolmuştu hıçkırarak Sebastian'ın omzunda ağlıyordu sanki yıllardır içinde tutuğu tüm acı ve duygularını gözyaşlarıyla siliyordu o kadar sesli ve acı bir şekilde ağlıyordu ki ağlamaktan sesi kısılmış gözleri kızarmıştı sonunda sakinleştiğinde Sebastian'ın omzundan kalktı Sebastian'da ayağa kalktı
* şimdi daha iyi misiniz efendim * dedi gülümseyerek ciel sadece kafasını onaylar biçimde sallamıştı ciel utancındanSebastian'ın yüzünde bakamıyordu
eliyle ıslak ve kırmızı yüzündeki gözyaşlarını siliyordu sebastian hafifçe cielin yüzündeki elini tutup gözlerinden çekti ve eğilip cielin dudaklarına uzandı ciel başta şok olsa da sonradan Sebastian'ın yumuşak öpücüğüne karşılık vermişti ikisi de artık duygularını anlıyordu sebastian geri çekildi ve anlını cielin anlına yasladı *efendim beni seviyor musunuz? * cielin zaten ağlamaktan kıpkırmızı olmuş yüzü daha da kızardı*e-evet*
* umarım bu sefer benimle dalga geçmiyorsunuzdur değilmi * ciel biraz geri çekildi
* hayır dalga geçmiyorum peki ya sen , sen beni seviyor musun? * ciel koltuktan kalmıştı sebastian cieli belinden tutup kendine çekti * evet sizi çok seviyorum efendim * sebastian tekrardan cielin dudaklarına uzandı bu sefer tutkulu bir şekilde öpüyordu cieli.
ssebastian: beklendiği gibi hava sıcak
ciel: beni bırakman gerekmezmi
sebastian:birlikte banyo yapmak istermisiniz?
ciel: ha?
( google çeviriden çevirdim çeviride yanlışlık varsa fazla takılmayın )arkadaşlar bir dahaki bölüm smut olabilir de olmayabilir de çünkü smut yazmak beni utandırıyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hissedilen | sebaciel
Fanficciel 19 yaşına gelmiştir sebastian için adını bilmediği duygular hissediyordur,aynısı sebastian içinde geçerlidir ikili zamanla duygularının farkına nasıl varacak ?