Ferit arabaya bindi. Yusuf,Kaan,Furkan ve İsmet de Ferit'i izliyordu. Ferit bir Bismillah çekti ve kontağı çevirdi. Çevirmez olaydı. Kontağı çevirir çevirmez bir ''Güm'' sesiyle arabadan çıkan dumanlar havaya karıştı. ''Feriiiittt'' diye bağırdı dördü birden.
Yusuf ve Kaan Ferit'in cenazesini almak için hastaneye gitti. Bütün ülkede onlar suçlu sayılıyordu ama aslında onların Hakk'ı savunmaktan başka suçları yoktu. Onları seven ve sayan kadar onları azılı bir suçlu olarak görenler de vardı. Yusuf, Kaan'la birlikte içeri girdi. Şanslarına hastane polisleri orada yoktu. İlerleyen dakikalarda önlerine çıkmamaları için Kaan danışmadaki kıza hastane polislerinin nerede olduğunu sordu. Kız da polislerin kantine yemek yemek için gittiklerini söyledi. Yusuf:
-Fazla vaktimiz yok. Elimizi çabuk tutmalıyız. Sen arka kapıda bekle. Ben Ferit'in cenazesini oraya getireceğim. İsmet'i de ara. Arabayı hazır tutsun.
-Tamam. Sende dikkatli ol. Buradan 2 cesetle değil 1 cesetle çıkmak istiyorum.
-Dır dır etme de yürü hadi.
Yusuf, morga doğru ilerlerken polislerden yukaru kata doğru çıkıyorlardı. Neyse ki Yusuf'u görmediler ve yollarına devam ettiler. Yusuf morgtan içeri girebilmek için kapıdaki görevliyi etil alkolle bayıltmak zorunda kaldı çünkü adam Yusuf'a izin vermemişti ve biraz şüpheli bakıyordu. Yusuf, sakal bırakmasaydı adamın onu tanıyacağından hiç şüphe yoktu. Bıraktığı sakal onu biraz olsun değiştirmişti ve böyle daha rahat hareket etmeye başlamıştı. Yusuf, Ferit'in ölü bedenini aldıktan sonra arka kapıdan kimseye yakalanmadan çıkmayı başardı. Ferit'in cenaze namazını kılmak için bir Hoca'ya ihtiyaçları vardı. Bu sorunla da Furkan ilgilenecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİP
Adventure-Eee, şimdi ne yapacağız? -İsteyen istediğini yapsın. Ben burada kalıp o Beyefendi'nin de uşaklarının da bir bir hakkından geleceğim. Benimle olan benimle kalsın, dedi Yusuf. Furkan: -Yusuf bu konuyu daha önce de konuştuk. Buradan gidiyoruz. Yusuf...