1

85 4 0
                                    


Köy yerinde ailesi ile yaşayan 19 yaşında bir genç kızdım. Annem ve babamın yaşları dolayısı ile evin neredeyse her işini ben yapmak zorundaydım. Çalışmak işlere koşturmaktan çok çevre beni çok zorluyordu. Bu kadar işin gücün arasında hem kendimi korumak hem de çevreye laf söz vermemek için çabalıyordum. 15 yaşıma geldiğimde özellikle annemin tembihlemeleri babamın kısıtlamaları başlamıştı. Çok güzel olduğumu bir yere giderken daha dikkatli olmamı söyleyip duruyorlardı. Tabi annemin terbiyeli saygılı ol genç kız oldun diye tembihlemeleri vardı. Yine bir kış günüydü. Şiddetli kar yağışı ve rüzgar vardı. Annem yaptığımız sıcak ekmek ve çöreklerden komşumuz Halide teyzeye de götürmemi istemişti. Halide teyze benim köyde en çok sevdiğim belki de tek sevdiğim insandı. Gençlerle sohbet etmesi kendine özgü görüşleri kibarlığı ve naifliği ile hayranı olduğum bir insandı. Bu yüzden seve seve ekmek ve çörekleri götürmeyi kabul ettim. Annemden belki birazcık onda oturmak için izin alabilirdim. Sonuçta güvenilir ve dedikoduyu sevmeyen bir kadındı. Bu yüzden her işine koşarak yardıma giderdim. Üstümü giyindim botlarımı giyip şalımı aldıktan sonra anneme seslendim. Anne ben gidiyorum da eğer Halide teyze müsaitse biraz onunla oturabilir miyim? dedim. Annem hemen kapının ağzına geldi.

Tamam kızım selam söyle Halide'ye diyerek gülümsedi. Bende gülümsedim ve hemen çıktım. Evi bize ne kadar yakın olsa da karda ve şiddetli rüzgarda yürümek zorlaşıyordu. Zorda olsa gelebilmiştim. Kapıyı açması için elimin tersini yumruk yapıp vurdum. Birkaç dakika sonra Halide teyzenin sesi geldi içeriden sonra kapıyı açtı. Feride kızım hoş geldin geç çabuk içeriye üşüme daha fazla. Gülümseyerek hemen içeri geçtim. Ellerimdekileri Halide teyzeye verip şalımı açtım yüzümden hoş bulduk Halide teyze annemle sıcak ekmek ve çörek yapmıştık. Bunları da sana gönderdi annem dedim. Yüzünde o güzel gülümseme belirdi ve konuştu. Sağ olsun niye zahmet ettin buralara kadar bu fırtınada hadi sen geç içeri ben çay koyayım şunlardan da getiriyim oturalım azıcık. O mutfağa giderken bende salona geçmiştim. Halide teyzenin evi çok renkli ve çok şirindi çok seviyordum onun evini ben etrafa bakarken Halide teyze içeri girmişti. Sedirde karşılıklı oturmuş ortamıza çay ve çörekleri koymuştuk. Halide teyze bugün biraz daha durgundu. Hep neşeli mutlu hayat dolu bir kadındı ve bu hali dikkatimi çekmişti. Halide teyze bugün çok durgun görünüyorsun neyin var ne oldu. Canını sıkın ne Halide teyzem. Aman kızım ne olsun İstanbul'daki kardeşimden haber alamadım. Bu havada mektup gelmesi de zor ya diyerek hüzünle gülümsedi. Halide teyze sen gittin mi İstanbul'a nasıl bir yer. Halide kızın gözlerindeki parlamayı sesindeki heyecanı duymuştu. Gittim kızım ya denizi var. Bir gün kara Mehmet'im balık ekmek yemeye götürmüştü. Tadı hala damağımda hele denize bakarak yemek daha güzeldi. Halide teyze anlattıkça gözlerimin parladığına yemin edebilirdim. Köyde bir iki kişinin akrabası daha vardı. İstanbul'dan yazın gelir oradan bir şeyler getirirlerdi. Tabi ki onlarda bir güzel caka satarlardı. Bir tek Halide teyze öyle değildi. Bir yaz İstanbul'a gittiğinde bana bile oradan bir şal getirmişti. O gün öyle mutlu olmuştum ki kullanmaya kıyamamıştım. O kadar dalmıştım ki Halide teyzenin seslenişini daha yeni fark ediyordum. Halide teyze orası için çok büyük diyorlar çok kalabalıkmış nasıl kaybolmadan gezdin oralarda diyerek sordum. Halide teyze kocaman gülümseyerek cevap vermişti. Yok kızım kara Mehmet'im bir saniye yalnız bırakmadı. Kolundan bir saniye ayırmadı. Halide teyzenin sürekli bahsettiği Mehmet'i merak etmiştim. Halide teyze o söylediğin Mehmet kim senin neyin oluyor diyerek istemsiz bir merakla sordum. Tabi sorduğum gibi pişman oldum ama bazen böyle boşboğaz oluyordum. Halide teyzenin yüzü aydınlanmış kocaman gülümsemişti. Kara Mehmet'im yağız oğlum kanı deli akan oğlum benim dedi. O benim kız kardeşimin oğlu benim evladım yok ama kendi oğlum olsa bu kadar severim. Hatır gönül kırmaz çalışkan mert bir delikanlıdır. Halide teyze anlatırken gözleri parlıyordu. Biz böyle sohbete dalmışken zaman geçmişti. Hava kararmaya başlamıştı. Halide teyze ben kalkayım artık akşam oluyor. Evde de işler vardır. Anneme biraz yardım edeyim. Sohbetin çok güzel seninle konuşmayı çok seviyorum sende bize gel olur mu?

Olur kızım gelirim. Anneni de görürüm. Bu arada çöreklere elinin değdiği belli çok güzel olmuş maharetli kızım benim. Maşallah sana dikkatli git emi ben de seninle sohbet etmeyi seviyorum. Evim neşe doldu gelişinle annene selam söyle olur mu kızım. Söylerim Halide teyzem hadi Allah'a emanet iyi akşamlar diyerek çıktım. Yine aynı soğuk ve rüzgarda zorda olsa evime gelmiştim. Annem kaşlarını çatmış bakıyordu. Kızım niye bu kadar geciktin merak ettim. Kusura bakma anne Halide teyzeyle otururken sohbete dalmışız. Nasıl vakit geçti anlamadım. Tamam kızım sen şu gaz lambalarını yak sonra da sobanın kovasını değiştir. Üstüne çorbayı koyup ısıtalım. Anneme tamam deyip hemen gaz lambalarını yaktım. Soba biraz sönmüştü. Sönmüş kovayı çıkartıp diğer hazırda beklettiğim kovayı getirdim ve sobanın içine koydum. Diğer dolu kovayı da dışarı çıkarıp kömürlüğün biraz ilerisine döktüm. Yine onu da içine odun kömür yerleştirip hazırladım. Eve tekrar girip koridorun köşesine soba kovasını koydum. Annem çorbayı sobanın üstüne koymuş ısıtırken sofrayı da hazırlamıştı. Babam bugün hasta olduğu için dinleniyordu. Hepimiz sofraya oturduk. Çorbalarımızı içerken biraz konuştuk daha sonra ben sofrayı topladım. Çayı demlemeye koyup bulaşıkları yıkadım. Annem ve babam sobanın yanında oturuyorlardı. Çay içip biraz daha sohbet ettikten sonra hepimiz yatmıştık. Uykuya dalmadan Halide teyzenin anlattıkları aklıma geldi. Onunla İstanbul hakkında konuşup orayı hayal ederdim ama bugün kafama hep kara Mehmet geliyordu. Kendi kendime kızıp uyumaya zorladım kendimi çok geçmeden uyumuştum.

FERİK GELİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin