29

1.9K 181 32
                                    

Karşımdaki manzaraya gülmemek için zor dururken dudaklarımın arasından kaçan püskürme sesi ile daha fazla dayanamadım. Yağmur da bana katıldığında Umut'un bakışları bize döndü, zaten sadece gözleri gözüküyordu.

Giray elindeki tuvalet kağıdını ağzının etrafında döndürürken "En çok burayı saracağım ki bir daha konuşama puşt." dedi. Umut kaşlarını çattı ama peçetelerin yırtılmaması için bir şey demedi.

Bakışlarım sol tarafa kaydığında onuncu sınıflardan bir kızın tamamen kaplandığını gördüm, Giray'ın kazanmak gibi bir amacı olmadığı için rahattı ve tek derdi Umut'u sinir etmek gibi duruyordu.

Giray, bacaklarından başlayıp Umut'u kaplarken yukarılara çıkmasıyla Umut "S'mden uzak dur." diye bağırmıştı, nasıl yaptığını bilmiyordum ama konuşurken kendini sansürlemişti ve bu lafı yüzünden Giray o bölgesini açıkta bırakarak sarmaya devam etmişti. Yan taraftakilerin neredeyse bitirdiğini fark ettiğinde de oldukça rahat bir şekilde işine devam etmişti. Göğüs kısmını da açıkta bırakıp kafasına geçtiğinde komik bir görüntü oluşmuştu.

Umut'un gözlerini de kapattığında Deniz ve Onur yanlarına gitti, Giray cebinden telefonu çıkarıp fotoğraf çekmeye başladığında ikisi Umut'un yanında bodyguard gibi durdu.

"Biri şunlara okulda olduğumuzu hatırlatsın." diyen Yağmur ile gülerek kafamla onayladım, verdikleri pozlar garipleşmeye başlamıştı.

"Giray video çek." diyen boğuk ses ile Umut'un konuştuğunu anladım. Giray bir şey demedi ama videoya başladığına emindim.

Umut "Başlattın mı?" dediğinde "Başlattım." diyerek gözlerini devirdi. Umut bağırarak kollarını ve bacaklarını açtı, peçeteler yırtılıp yere sarkarken kollarını havaya kaldırıp kaslarını, olmayan kaslarını, gösterdi. Kafasındaki peçetelerin hâlâ duruyor olması komikti ama kollarından ve bacaklarından sarkan peçeteler olduğu için göze batmıyordu.

"I'm a toilet paper." diye bağırdığında Deniz kafasına vurdu, Umut görüş açısını kazandığında kaşlarını çatmıştı.

"Geri zekâlı, bu yaptığın Tony Stark'a hakaret." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Spor salonunda olan herkesin dikkatleri onlardaydı emindim ve onların umursamadan eğlenmeye devam etmeleri beni hayrete düşürüyordu ama alışmıştım, üç yıldır böylelerdi.

"Sonuna man ekledim mi? Eklemedim. Götünden uydurma." diyerek kendini savunan Umut'a göz devirdi.

Tolga hoca onları artık kendi haline bırakmıştı ama kazananı açıklamak için dörtlü grubu kovdu, Umut'un "Hocam bizi niye kovuyorsunuz? Biz de yarıştık." demesiyle Tolga hoca onu baştan aşağı süzdü. Umut da kafasını eğip vücuduna baktığında "Haklısınız hocam ben gideyim." dedi, gülmeye başladığımda Yağmur ayağa kalktı. Bakışlarım ona kaydığında beni de kolumdan tutup kaldırdı, "Nereye?" dediğimde salonun çıkışına yürüyorduk.

"Eğlenmemem lazım, ben depresyona girdim." dediğinde gözlerimi devirdim, en azından senin duyguların karşılıklıydı ve seni çocukluk arkadaşı ile karıştırmıyordu. Tekrar aklıma gelen şey ile oflarken yanında ilerlemek için büyük bir adım attım.

"Ömer, Azer Bülbül'ü koymuştur." diye mırıldandığımda bana baktı, "Hatırlat alnını öpeceğim, iyi ki yazmışsın." dediğinde gözlerimi devirdim. Kalabalık alana geldiğimizde Ömer'in masada olmadığını gördüm, dediği gibi yerine Hasan'ı oturtmuştu.

"Oğlum senin algılamada sorunun mu var? Beşinci sıradasın lan işte."

Masanın yanına geldiğimizde Hasan'ın masanın diğer tarafındaki çocukla bayağı uğraştığını anladım. Yağmur ile sessizce beklerken bizi fark etti, "Şarkılar burada." diyerek bize zımbalanmış A4 kağıdını uzattı.

Azalea | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin