[̲̅1̲̅]

160 25 55
                                    

"18.600 Won delikanlı."

Bir eliyle poşeti alırken diğer eliyle parayı satıcıya uzattı genç oğlan.

"Üstü kalsın." ağzındaki sigaranın izin verdiği netlikte konuştu. Tekel bayiden çıktıktan sonra duraksadı. Yağmur yağmaya başlamıştı.

Biraz köşeye doğru ilerlerken elindeki poşeti bileğine iteleyerek elini hırkasının cebine soktu. Bir süre yağmurdan kaçışan insanları izledi. İş çıkışı saati olduğundan kalabalıktı. Etraftaki insanlar bir koşuşturmaca içindeydiler. Belli ki bazıları hazırlıksız yakalanmıştı bu yağmura, şemsiyeleri yoktu.

Kafasını gökyüzüne doğru kaldırırken ağzındaki yağmurdan ıslanmaya başlayan sigarasından son kez derince bir soluk çekti. Sigarayı baş ve işaret parmakları ile tutup duvara bastırarak söndürdü. İki eli hırkasının cebinde evine doğru ilerlemeye başladı. Son kez yağmuru hissetmek, üşümek istiyordu.

Bıkmışlık, Yorgunluk, Kimsesizlik...
Gece on ikiden sonra yirmi dört yaşına girecekti. Neye yarardı? Hayalleri yoktu ki artık. Bu gece, saat on ikiyi geçtiğinde bitirecekti her şeyi. Bu sefer başarısız olmayacaktı.

Sonunda apartmanın önüne geldiğinde, cebinden anahtarları çıkardı. Bu sırada bir hayvana ait olduğu belli olan bir inleme sesi duydu. Umursamadan anahtarı deliğe sokup kapıyı açtı.

Tekrar inleme sesini duyunca kafasını sesin geldiği yöne çevirdi. Yine umursamak istemedi ama ne yapabilirdi ki, hayvanlar insanlar gibi değildi. Ayrıca aşırı merak ediyordu. Olası bir tehlikeye karşı kapıyı açık bırakıp sesin geldiği yere doğru ilerlemeye başladı.

Apartmanın arkasına doğru ilerlerken köşedeki karartıyı görmesiyle saniyelik duraksadı. İdrak edince hızlıca oraya ilerledi. Siyah bir kediydi. Görünüşe göre arka bacağından yaralanmıştı, yerde ki kırmızı sıvı bunun kanıtıydı. Ölmeden önce bir iyilik yapabilirdi. En azından kendisini bu iyilikle, var olduğundan emin olmadığı tanrıya karşı savunmuş olurdu.

Elinde ki poşeti yere bırakıp hırkasını çıkardı. Kediyi dikkatlice hırkaya sardıktan sonra yerde ki poşeti tekrar bileğine alıp kediyi kucakladı. İyi ki kapıyı açık bırakmıştı yoksa kapıyı açmak bu durumda zor olacaktı. Apartmandan içeri girip kapıyı ayağı ile kapattı.

(...)

Kendisi veteriner öğrencisiydi. Bu sebeple kedinin yaralarını kolaylıkla tedavi edebilmişti. Karnındaki ve bacağında ki izlere bakılırsa bir köpek tarafından sıkıştırılmış olmalıydı.

Genç, kedinin uyuduğunu görünce onu yatağına yatırdı. Burada daha rahat edeceğini düşündü. Mutfağa gidip poşetteki biraları neredeyse boş olan buzdolabına rastgele yerleştirmeye başladı. Kafasında dönen düşünceleri kesmek için telefonundan rastgele bir şarkı başlattı. İdare edebilirdi.

Bugün de akşam yemeğini ramen ile geçiştirecekti. Zaten fazla yiyebilen biri değildi. Son akşam yemeği ve son rameni. Acıyla gülümseyerek ketılı çalıştırdı. Su kaynayana kadar bir sigara daha yaktı.

Sonunda su kaynadığında sigarası da bitmişti. Sigarasını lavobada söndürüp ramenini hazırlamaya başladı.

Hazırladığı rameni çabucak yiyip bitirdi. Çöp kutusu ağzına kadar doluydu bu sebeple çıkan çöpleri olduğu gibi tezgahın üstünde bıraktı. Hoş, etrafı toplayacak enerjisi de yoktu zaten. Buzdolabından, daha yeni yerleştirdiği biraları çıkarıp kucakladı. Yatak odasında ki balkona doğru ilerlerken, gözüne odasında ki geri kalmış saat çarptı. Gece yarısına bir kaç saat kalmıştı yalnızca.

Kucakladığı biraları balkonda ki masaya koyup yaralı kediye bakmak için odasına girdi. Hâla mışıl mışıl uyuyordu.

Bir an aklına, kendisi öldükten sonra kedinin nasıl dışarıya çıkacağı takıldı. Dokuzuncu kattaydı ve balkondan çıkamazdı. Onu bu şekilde dışarıya da bırakmak istemiyordu. En sonunda dairesinin kapısını aralık bırakmaya karar verdi. Dış kapıyı yarım açtıktan sonra tekrar balkona çıkıp içmeye başladı. Sarhoş olmasına gerek yoktu, biraz rahatlasa yeterdi.

Scaredy Cat 🐾  // JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin