Jooheon, burnunda hissettiği kedi kuyruğuyla homurdanmıştı. Sonunda bu rahatsız edici hisse dayanamamış ve gözlerini açmıştı. Kaşları çatık bir şekilde kafasını kaldırınca bir kedi poposuyla yüz yüze gelmiş ve bu durumu anlamlandıramamıştı ama dün gece yaşadıkları tek tek zihnine yerleşmeye başlayınca idrak edebilmişti.
Oflanarak kafasını tekrar yastığa yerleştirdi. Ayrıca başı felaket derecede ağrıyordu. Ağrıyı hafifletmek umuduyla, başına mesaj yapmaya başladı. Pek etki ettiği söylenemezdi ama. Changkyun'u yavaşça yatağın boş tarafına taşıdı ve kendisi de yataktan kalktı. Biraz gerindikten sonra direkt mutfağa gidip ağrı kesici içti. Kahvaltı hazırlayacaktı ama Changkyun'a ne vermesi gerektiğini bilmiyordu ki. Mama mı tercih ederdi, yoksa insan yemeği mi hiç bilmiyor hatta tahmin bile edemiyordu. Şu an elinde kedi maması bulunmuyordu yani istese de veremezdi. Yumurta haşlamaya karar verdi, hem doyurucu bir besindi. Dolaptaki son yumurtayı tencerede ki suyun içine koyarak ocağın altını açtı. Yumurta haşlanana kadar banyo yapabilirdi. Ter ve alkol kokusu burnuna hiç hoş gelmiyordu.
Jooheon, banyo yaparken derin düşünceler içerisine girmişti. Dün gece olanları çok mu sakin karşılamıştı? Sayılır ama şokta olduğu içindi. Olanlar bir o kadar gerçekken bir o kadar da gerçek dışıydı. Rüya da görmüş olabilirdi ama hayır Changkyun'un gerçekten burada olduğunu biliyordu. Aslında hâla kafası çok karışıktı. Sormak istediği çokça sorusu vardı. Tabi bunun için gece yarısını beklemeliydi. Banyodan çıktı ve giyinmek üzere odasına gitti.
Kıyafetlerini dolaptan alırken çok ses yapmış olmalıydı ki Changkyun uyanmıştı. Arkasına dönüp kedi ile göz göze geldi. İkisi de birbirlerine transa girmiş gibi bakıyordu. İlk gözlerini çeken Jooheon olup saçlarını havlu ile kurulamaya başladı. Bu durumda ne demeliydi bilmiyordu. Hoş dese bile kendi söyleyip kendisi dinleyecekti. Sonuçta Changkyun, kedi formunda konuşamazdı yani sonuçta kediler konuşamazdı değil mi? Hoş bu durumda konuşsa bile bu kendisini daha az şaşırtırdı.
Changkyun ön patilerini öne uzattı, poposunu da havaya kaldırarak gerindi. Tüm vücudunu, kurulanan Jooheon'a döndürek arka bacaklarının üstüne dikçe oturdu. Uzun zaman sonra rahat bir uyku çekmişti ve keyfi de buna bağlı olarak yerindeydi.
Jooheon, Changkyun'un hâla ona baktığını farkettiğinde duraksadı ve sorgular bir şekilde tek kaşını kaldırdı. Üstünü giymesi gerekiyordu ama Changkyun'un ona böyle bakması işleri zorlaştırıyordu.
Changkyun'un miyavlamasına karşı Jooheon sonunda konuşmaya karar verdi. "Üstümü giyeceğim de hani Changkyun öyle bakmasan, içeriye gitsen nasıl olur?". Buna karşılık olarak Changkyun uzunca miyavlayarak yataktan aşağıya atladı. Jooheon'ın tuhaf bakışları eşliğinde, onun yanına giderek bacaklarının etrafında sürünerek dolandı. Tekrar miyavladıktan sonra odadan dışarıya çıkıp kapının önünde oturmaya başladı.
Jooheon bu davranış karşısında aklında yeni bir soru belirdi. Acaba Changkyun kedi formundayken yaptıklarının bilincinde miydi, yoksa hayvan iç güdüleri mi devredeydi? Bunu da sormak için aklına not ettikten sonra giyinme işine devam etti.
Jooheon giyinmiş bir şekilde odadan çıkmış ve adımlarını mutfağa yönlendirmişti. Tabi ayaklarının dibinde onu takip eden kediyi unutmamak lazımdı. Ocağı kapadı ve haşlanmış olan yumurtayı musluktan akan soğuk suyun altında tutarak soyup bir tabağın içine koydu. Tabağı da, ön ayaklarını masanın üstüne, arka ayakları da sandalyeye yerleştirmiş Changkyun'un önüne koydu. Patilerinde bir çatal ve kaşık eksikti. Jooheon, Changkyun'un anlamsız surat ifadesinden bihaber bir şekilde arkasına döndü. Kendisi de kahvaltılık gevrek yiyecekti. Sütü ve gevreği masanın üstüne koydu ve sandalyeyi çekip oturdu. Kasesini doldurup kafasını kaldırdığında, kendisine tuhafca bakan Changkyun ile karşılaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scaredy Cat 🐾 // Jookyun
FanficDefalarca başarısız intihar girişiminde bulunan Lee Jooheon ve kedi olmakla lanetlenen Im Changkyun... Hayatları bir noktada tekrar kesişiyor. - "Unutma! Yalnızca dokuz canın var. Bu dokuz canın bitmeden gerçek aşkı bulabilirsen hayatına tekrar insa...