Ilysb- lany
Jimin kahvesinin pipetini dişlerken kafeteryanın ona en uzak köşesinde oturan Jungkook'u süzüyordu. Bildiğiniz, hülyalı hülyalı bakıyordu gözleri Jungkook'a. Bir çocuk nasıl bu kadar güzel olabilirdi.
Herkes Jungkook'a yakışıklı diyordu. Tamam bu inkar edilemez bir gerçekti, Jungkook gerçekten de çok yakışıklıydı. Ama Jimin ona yakışıklı demektense güzel demeyi tercih ediyordu.
Güzel büyük gözleri, tavşan dişleri, bazen ayırdığı bazen de yatırdığı saçlarıyla Jungkook çok güzeldi.
Jungkook bakışlarını arkadaşlarından çekip direkt olarak Jimin'in gözlerine dikince Jimin gözlerini çekmedi. Hadi ama. Zaten çok az göz göze geliyorlardı, neden o anı da gözlerini çekip mahvetmeliydi? Aksine daha da çok bakmalıydı.
Jimin biraz utanmaz mıydı?
Taehyung arkadaşının omzunu uyarı amaçlı dürtünce jimin omuz silkip biraz kaşlarını çatarak bakmaya devam etti. Dudaklarının kenarı hafif yukarı kalktığında Jungkook tek kaşını kaldırıp sırıttı. Yanındaki siyah, dar tişörtlü arkadaşına döndü.
Jimin o arkadaşını da çok yakışıklı bulurdu ve zeki olduğu için de bir ayrı seviyordu ama o başta Jungkook'a vurulmuştu bir kere. Bu yüzden Taehyung'u çok kez sıkıştırıp onunla konuşması için zorladı. En azından yanında 148 IQ birinin olması sınav notlarının biraz yükselmesini sağlayabilirdi.
"Taehyung, emin misin onu kaçırmak istediğinden? İstersen senin için onunla konuşabilirim."
Taehyung umutsuzca başını salladı. "Jimin, kendi aşk hayatını bir düzene sokul benimkiyle daha sonra ilgilenen daha iyi olmaz mı bebeğim. Hem öyle başkalarıyla konuşmak senin için o kadar kolaysa Jungkook'la konuşmaya ne dersin?"
Jimin kafasını sallayarak anında sandalyesini seslice geriye itip ayağa kalktı. Taehyung yerinde sıçrarken kafeteryadaki birkaç göz masalarına döndü. Taehyung utanarak başını masaya vurunca Jimin yaptığı aptallığı fark edip kafasına vurdu. Kıkırtılar yükselince ona bakan Jungkook'a gülümseyip eliyle bir dakika işareti yaptı. Jungkook da kıkırdayıp başını salladı.
Jimin hemen telefonundaki uygulamadan sınıf grubuna girdi. Jungkook'u katılımcılardan bulduktan sonra hemen kişilere ekleyip yazmaya başladı.
Jimin: hey
Jungkook'a bakınca ekranı yanan telefonu eline aldığını gördü, yazmaya devam etti.
Jimin: tavşan dişlerinin ne kadar tatlı olduğunu ve gözlerindeki galaksilerde hayal kuran küçük prensleri merak ettiğimi biliyor musun?
Çok güzelsin
Sadece bunu söylemeliydim.Kafasını kaldırmadı Jungkook'a bakmak için. Yazıyor yazısıyla yanağını dişledi.
Taehyung kulağına keşke fake hesaptan yazsaydın başta konuşma başlardı hem diye fısıldayınca yine omuz silkti. Zaten daha sonradan, en fazla iki gün dayanabilirdi, söylerdi kim olduğunu. Biliyordu kendisini.
Elindeki telefon titreyince yine Jungkook'a bakmadan mesaj kutusunu açtı.
Jungkook: teşekkür ederim,jimin
Sarı saçlarının altından sanki gülümsüyormuşçasına bakan gözlerin çok güzel görünüyorlar uzaktan.
Sadece
Bunu söylemeliyim.Jimin ani heyecanla başını kaldırıp Jungkook'a bakarak "Teşekkür ederim!" diye bağırınca Taehyung ağzındaki portakal suyunu püskürttü, kafeteryada bu sefer kahkahalar yükseldi, Jimin'e göreyse en güzel tını tabii ki Jungkook'unkiydi.
