my

646 61 191
                                    

"Tell me, why'd you have to hit and run me?
Now I'm all alone, cryin' ugly."

**

"Olmuyor, anlamıyorum! Neden benden bıktı bir anda?"

Renjun ağlayarak konuşurken —daha doğrusu konuşmaya çalışırken— Yangyang onun sırtını nazikçe okşuyor, sakinleştirmeye çalışıyordu arkadaşını.

Gerçekten de Renjun tam iki gündür aralıksız ağlıyordu, öyle ki yüzü şişmiş ve gözleri kıpkırmızı olmuştu. Yine de durduramıyordu kendisini işte. Donghyuck, Renjun'in ilkokuldan beri arkadaşıydı ve araları çok iyiydi. Onlar en yakın arkadaştı! Bir anda ne olmuştu da her şey bozulmuştu?

"Yangieeee," diye sızlandı, "Ona yazmak istiyorum..."

"Renjun ağlama gözünü seveyim, iki gündür başım patladı ya!" Bu sefer sızlanma sırası Yangyang'daydı. Aynı üniversitede oldukları için tanışmıştı Renjun'le, araları da oldukça iyiydi aslında ama Renjun bazen çok yorucu olabiliyordu.

Özellikle konu Donghyuck olunca.

"Biraz dışarı çıkalım mı? İstediğin Moomin figürlü anahtarlığı da alabiliriz hem."

"Moomin mi?" Renjun burnunu çekerek baktığında Yangyang gülümsemişti hafifçe, "Evet, Moomin."

"P-peki... Ama onu aldıktan sonra ağlamama devam edeceğim!"

"Tamam tamam," diye kıkırdadı küçük olan, "Sen nasıl istersen."

~~

"Dostum, şu gelen seninki değil mi?"

Jeno, Donghyuck'u dirseğiyle dürterek oyununu böldü arkadaşının. Donghyuck sinirle küfrederken telefonunu kapatmıştı.

"Hepinizi teker teker sikeyim, oyunumu bölüp durma sen de be! Hem benimki dediğin kim anasını satayım?"

"Küfretme bana piç herif," Jeno homurdanarak başıyla gösterdi biraz uzağı, "Bak, Renjun."

"Renjun benimki mi, özürlü? O benim ilkokul arkadaşım," diye kaşlarını çattı Donghyuck.

Gerçekten de Renjun gelmişti arkadaşı Yangyang ile. Bir kitap kafedelerdi; burada küçük tatlılar, sıcak içecekler ve çeşitli hediyelikler satılıyordu. Ayrıca kafeyi dolduran kitapları dileyen kişi okuyabiliyordu.

"O zaman benimki olsun," dudaklarını hafifçe yalarken sırıttı Jeno, "Sikeyim. Çok güzel bir çocuk bu. Neden Renjun ile beni tanıştırmadın hiç şerefsiz?"

"Jeno kaşın gözün ayrı oynuyor, ebeni sikerim senin bozdurma ağzımı. Ben oyunuma dönüyorum, sikerler Renjun'i de!"

"Evet, ben sikmek isterdim mesel— Tamam, vurma! Bu ne be?! Gören aşık sanacak."

İkilinin kavgası sürüp giderken Renjun hayranlıkla minik elleri arasında tuttuğu anahtarlığa bakmakla meşguldü.

"Yangie, çok güzel bu! Baksana, nasıl şirin! Acaba ne kadardır?"

"Bilmem, gel soralım," Yangyang arkadaşının sevimli gülüşüne tebessüm edip onu kendine çekti, beraber kasaya yürüdüler. Tabii onlara gizlice bakan ve kıskançlıkla iç geçiren bir bedenden habersizlerdi.

Renjun, anahtarlığın fiyatını öğrendiğinde cüzdanını aradı ceplerinde ama yoktu. O anda paniklemişti, Yangyang da kendi cüzdanına bakındı ama yoktu.

"Cüzdanları evde unutmuşuz! Nasıl alacağız bu Moomin'i şimdi? Bir de bir tane kalmış, kesin birisi alır..."

"Renjun bırakman gerekiyor. Boş ver, başka zaman alırız. Daha güzelini belk—"

"A-ama..." Zaten ağlamaya hazır olan minik bedenin gözleri dolmaya başladığında Yangyang ne yapacağını şaşırmıştı. Sıkıntıyla nefes verip mor saçlarını geriye taradı, Renjun'in isteği üzerine boyatmıştı bir de.

Neyse ki onu hayranlıkla süzen Jeno, iki minik arkadaşın yardımına yetişti.

"Merhaba güzellikler," derken sesi samimiydi, "Korece biliyorsanız lütfen Çince konuşmayı bırakın çünkü gram anlamıyorum."

Yangyang elini saçlarından ayırıp gözlerini merakla tanımadığı bedene çevirince Jeno kalbinin hopladığını hissetmişti.

"Bu Moomin'i sizin için almamı ister misiniz?" diyerek Renjun'in minik eliyle sıkı sıkıya kavradığı anahtarlığı nazikçe aldı.

"Dur, buna hiç gerek yok," derken hâlâ şaşkındı Yangyang. Renjun ise gözyaşlarını silip heyecanla başını sallamıştı.

Jeno iki minik bedenin zıtlığına gülüp elini önemli olmadığını belirtircesine havada salladı, ardından parayı ödeyip anahtarlığı Renjun'e verdi.

"Çok teşekkür ederim!" cıvıldayarak Moomin'i ile ilgilenmeye başlamıştı Renjun.

Yangyang ise güzel gözlerini kısmış, dikkatle süzüyordu Jeno'yu, "Böyle bir şeyi yapmana gerek yoktu. Borçlanmış olduk."

"Olsun," Jeno flört edercesine onun bir elini kavrayıp hafifçe eğilerek öpmüştü yumuşak teni, "Bir kahve ısmarlamama izin verirseniz, güzel beyefendi, borcunuzu silmeyi düşünebilirim."

yapışkan // renhyuck ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin