Gece ve Güneş ilerde çocuklarına vermek için günlük yazmaya başladılar. Güneş bunu kimseye göstermiyodu. Gece, Güneş kadar dikkatli değildi. Gece her akşam annesinin yaptığı gibi ballı süt içerdi. Aynı yataklarda yatıyolardı. Kolyelerini 1 saniye bile olsa çıkarmıyolardı. Aradan uzun yıllar geçti. Güneş ve Gece artık 14-15 yaşındalardı. (Gece 14, Güneş 15 yaşında.) Gece'nin okuldaki ilk günü pek güzel geçmemişti. Hadi size yaşadığı berbat olayı anlatayım.
Gece sabah 9 gibi evden çıkıp okula gitti. Günlüğünü biri okumasındiye yanına alırdı. 1. Ders bitti ve Gece kantinden çikolata almaya gitti. O sırada Yıldız adında okula yeni gelmiş bi kız günlüğü defterin altında gördü ve birinin okumasından korktu. Hemen kapatıp Gece'nin çantasına koydu. Sırasına geçti. 2. Ders bitince Yıldız, Gece'nin yanına oturdu
+Merhaba ben Yıldız sen?
- Merhaba bende Gece
+Gececim sana bişey söylemem gerekiyo.
- Tabi söyle dinliyorum.
Gece çok sevecen ve kolay bağlanan bi kızdı. Terslemek ona göre değildi. Ama biri damarına basınca Gece çok değişirdi. İnsanı öldürecekmiş gibi döverdi.
+ Şeyy kızmazsan günlüğün hakkında bişey söylicem.
O sırada çikolatasını yiyen Gece öksürdü.
-Ne?! Okudun mu?
+ Hayır ben insanların özellerine dokunmam. Ama sıranın üstünde unutmuştun. Dikkat etmen gerekiyo. Bende günlük tutuyorum ve bi kız ancak acısını kimseye anlatamadığında ağlayamadığında yazmaya başlar. Noldu bana anlatmak ister misin?
- Yok bu senin çözebileceğin bişey değil. Aslında geri dönüşü olmayan bi yol gibi.
+ Annen mi öldü?
- Nerden biliyosun?
+ Benim öz annem üvey babamla evlenmeden önce beni dünyaya getirmiş. Ama sonra bana sen bi hataydın dedi. O da ben daha 7 buçuk yani yaklaşık 8 yaşındayken vefat etti.
- E peki üvey babandan çocukları olmuş mu?
+ Evet 2 kızı varmış.
- Hmm onlarla görüşmek tanışmak sarılmak ister miydin?
+ Hemde çok
- O zaman ben sana yardımcı olucam bulmanda.
+ Nasıl yapıcaz?
- Güneş'ten yardım olıcaz.
Yıldız'ın gözlerinin içi gülüyodu. Ama zil çaldı ders başladı. Yıldız'a bişeyler oluyodu. Yıldız'ın hissleri kuvvetliydi. Karnına bi ağrı saplandı. Acıyla çığlık attı. Gece nedenini bilmesede Yıldız'ın canının acımasıyla sıraların üstünden atlayıp yanına gitmesi bir oldu.
+ Yıldız iyi misin? Bana bak kayan Yıldızım.
- Anti Prensesim müdürün odasına götür beni.
+ Tamam gel.
Müdürün odasına gidip mikrafonu aldı.
+Herkes bana güvensin ve hızlı bi şekilde dışarı çıksın. LÜTFEN!
Herkes dışarı çıktı müdürde çıktı. Yıldız ve Gece binadan çıktı ve Yıldız'ın karın ağrısı bi 5 dakika sonra çok şiddetlendi o sırada yaklaşık 6 büyüklüğünde bi deprem meydana geldi. Herkesin ağzı açık kaldı. Deprem durunca Yıldız'ın karın ağrısı da geçti.
+Yıldız noluyo?
- Benim romatizma gibi karnım ağrıyo yani deprem olmadan yaklaşık bi 10 dakika önceden karın ağrım başlıyo.
+ Vaaay ne güzel?
- Hayır hiç güzel değil.
+ Neden?
- Çünkü bu bazen başıma vuruyo yada ateşimi falan çıkarıyo. Küçükken az daha havale geçiriyomuşum.
+ Ney? Yiaa kıyamam ben sana kayan yıldızım.
Gece Yıldız'a sarıldı.
- Sen benim gerçekten kardeşim gibisin. Sanki aramızda güçlü bi bağ varmış gibi.
+ Bencede
Güneş deprem olduktan sonra koşarak Gece'nin okuluna geldi. Neler olduğunu anlamak için de sordu.
+Noldu Anti Prensesim?
Güneş Geceye yıllarca Anti Prensesim derdi. Gece de Güneş'e Günümü Aydınlatan derdi.
- Günümü Aydınlatan bak seni kayan Yıldızımla tanıştıriyim.
+Merhaba ben Yıldız. Yani Kayan Yıldız.
- Merhaba bende Güneş. Yani Günü Aydınlatan.
Böylece bi arkadaşlık doğmuştu aralarında...